Cumhuriyetin ilanına kadar olan süreçlerde İzmir’in farklı bir anlamı var. Şehrin 15 Mayıs 1919’da Yunan ordusu tarafından işgal edilmesi nasıl Anadolu’da milli mücadelenin başlamasında önemli bir adım olduysa, 9 Eylül 1922’de İzmir’in Yunan işgalinde kurtarılması da beraberinde Mudanya Ateşkes Antlaşması ve sonrasında 24 Temmuz 1923’te Lozan Barış Antlaşması’nı imzalanarak bağımsızlığın ilanını sağladı.
Cumhuriyet döneminin en etkin gazetecilerinden Falih Rıfkı Atay, kurtuluş gününü şöyle anlatıyor: “Yakup Kadri’yle İzmir Limanı’na geldiğimizde şehrin tamamen bizim elimizde olup olmadığını bilmiyorduk. Tabyalarda Türk bayrağını görünce duyduğum sevinç, bir bayram sabahının çocuk çırpınışıydı. Herkesin boynuna atılmak, sarılmak, herkesle bağrışıp ağlaşmak istiyordum…”
“İzmir’in dağlarında çiçekler açar, altın güneş orda sırmalar saçar, bozulmuş düşmanlar yel gibi kaçar…” kurtuluşun simgesi olan bu marşın kaynağı hakkında da farklı görüşler var.
Müzik tarihçisi Murat Meriç, İzmir marşı için “Kimi kaynaklar aslının ‘Kafkasya dağlarında çiçekler açar’ dizesiyle başlayan marş olduğunu yazar. Besteci olarak görünen bir isim var: İzzettin Hümayi Elçioğlu ancak ispatlanmış değil. Söz yazarı ve bestecisi bilinmiyor, resmi kaynaklarda ‘anonim’ olarak geçiyor” diyor.
Ankara Devlet Orkestra ve Balesi Orkestra Şefi Naci Özgüç ise marşın ‘Kafkasya Marşı’ olarak babasının dedesi İzzettin Hümayi Elçioğlu tarafından bestelendiğini söylüyor: “Yaptığım araştırmalarda İzzettin Bey’in 38 yaşındayken, cephede bestelediğinin sanıldığını gördüm. Çok önemli bir bestekar olduğunu başka kaynaklardan da doğrulattım.”
İzmir’in kurtuluşunun ardından 12 Eylül’de Atatürk, İzmir’den “Millete Beyanname” adıyla bir bildiri yayımlamıştı, gelin bu beyannameyi birlikte hatırlayalım.
“Asil Türk milleti! Bu büyük zafer sadece senin eserindir.
Küstah düşmanın, muharebe meydanlarına gelme cesaretini gösteren ordu kumandanları, genelkurmay heyetleri günlerden beri esirimiz bulunuyor. Düşman harp malzemesinin üçte ikisini topraklarımızda bıraktı.
Düşmanın elimizde bulunan esirlerinden başka, insan kaybının 100 binden ne kadar fazla olduğunu belirlemek zordur. Düşmanın tamamen imhasına karşılık, kaybımız, dörtte üçü hafif yaralı olmak üzere 10 bindir.
Büyük ve asil Türk milleti! Anadolu’nun kurtuluş zaferini tebrik ederken, sana İzmir’den, Bursa’dan, Akdeniz ufuklarından ordularının selamını da takdim ediyorum.”