Zamana meydan okuyarak her zaman genç kalabilmeyi kim istemez ki? Bazı hayvanlar için bu hayalin gerçek olduğu kesin.
Yaşlanmanın mekanizmasını çözmek için yapılan araştırmalar genellikle ‘çok yakından’ bakmayı tercih ederek moleküller ile hücreleri inceliyor. Bu sayede birçok bilgiye ulaşıldığı muhakkak. Sırları deşifre etmek için sağlıklı asırlık insanlar gibi çok yaşlı grupları araştıran yollar da var tabi. Buradan elde edilen bilgiler de aslında, bir sonraki adımda nereye yakından bakmak gerektiğini gösteriyor. Ama bakılacak bir nokta da hayvan dostlarımız.
Bazı hayvanlar, yaşlanmanın en kötü etkilerini azaltmak için kendi benzersiz stratejilerini bulmuş olabilir. Bazılarının bir veya iki yaşlanma eğilimini atlattığı biliniyor. Genel olarak daha büyük türler, daha uzun ömürlü oluyor. Bu gözlemin daha yavaş bir metabolizma, yaşa bağlı koşullara karşı genetik koruma, daha iyi kanser direnci gibi çeşitli dayanakları bulunuyor. Bunun istisnaları da var tabi. Bazı hayvanlar vücut boyutlarının önerdiğinden daha uzun yaşıyor. Mesela çıplak köstebek fareleri, yaşlanmayı yavaşlatmak için kış uykusunu kullanıyor. Boyutlarına göre son derece uzun ömürlü olan yarasalar ile bazı küçük balıklar da bunun en iyi örneği.
Gelelim hemen herkesin ne kadar da uzun yaşıyor dediği kaplumbağalara. Peki gerçekten şaşırtıcı bir şekilde yaşlılar mı? Soğuk kanlı, dört uzuvlu sürüngen ve amfibi hayvanları inceleyen araştırmacılar, vahşi doğada 77 türden 107 popülasyondan elde edilen veriler ile bunu kanıtladı. Araştırmaya göre bu türler arasında en hızlı yaşlananlar kertenkeleler ve kurbağalar. Arada semenderler, timsahlar ve tuataralar var. Kazanan ise kaplumbağalar.
Gelelim bunun nedenine. Araştırmacılar, kaplumbağaların yaşlanmaya nasıl bu kadar meydan okuyabildiğine dair birkaç uzun ömür hipotezini değerlendiriyor. İki hipotezin, verilerle uyumlu olduğu görülüyor. İlki, pek de şaşırtıcı olmayan ve ‘yavaş-hızlı süreklilik’ diye adlandırılan daha yavaş büyümek ve daha geç olgunlaşmak, daha uzun bir yaşamla ilişkilidir hipotezi. İkinci hipotez olan ‘koruyucu fenotip’ ise kalkan gibi fiziksel korumaya sahip sürüngenlerin zehir gibi kimyasal korumaya sahip sürüngenlerden daha uzun yaşadığını öne sürüyor. Her ikisi de kaplumbağalar ile oldukça uyumlu.
Bunun yanı sıra başka bir çalışma, vahşi akrabalarıyla karşılaştırıldığında, esir kaplumbağaların çoğunda ihmal edilebilir bir yaşlanma da tespit etti. İhmal edilebilir yaşlanma, üreme yeteneğinin azalması, ölçülebilir işlevsel düşüş, artan ölüm oranları gibi biyolojik yaşlanma kanıtlarını göstermeyen organizmalar için türetilen bir terim. Görünüşe göre şımartılmış hayatlar daha uzun sürüyor. İncelenen kaplumbağaların yaklaşık %75’i zamanının soğuk ellerinden endişe duymuyor gibi görünüyor. Anlaşılan o ki yavaş yavaş ve korunaklı bir şekilde ilerlemek hayat oyununda da kazandırıyor.
Kaynak: www.medium.com