Mustafa Kemal Atatürk’ün pek çok konuda olduğu gibi gıda ve yemek konusunda da israfa karşı çok hassas olduğu; aşırı yemeğe ise hem sağlık hem israf açısından karşı çıktığı ifade ediliyor.
1931-1935 yılları arasında köşkün aşçılığını yapan Halit Atay’ın açıklamaları da bu görüşleri destekliyor. Atay’a göre Atatürk’ün kahvaltısı oldukça sadeydi; iki yumurtadan yapılan beyaz peynirli omlet. Bazen sadece bir bardak ayran ve bir dilim ekmekle güne başladığı da bugüne ulaşan notlar arasında.
Kahvaltıdaki sadelik öğle yemeğinde de görülüyor. Kuru fasulye ve pilav Atatürk’ün favori yemeği. Öyle ki, “askerden kalma alışkanlık” olarak tanımladığı kuru fasulye sevgisini bilmeyen yok, tüm öğünlerde önüne koysa yiyebileceği ifade ediliyor.
Yoğurdun eşlik ettik taze bamya ve karnıyarık ya da Selanik’te annesinin yaptığı böreği anımsattığı için zaman zaman istediği söylenen ıspanaklı börek yine yemekten keyif aldığı lezzetler arasında.
Et ve tavuk tüketiminin ise çok sınırlı olduğu ifade ediliyor. Mustafa Kemal isimli kitabında Yılmaz Özdil, Çankaya mutfağında etli yemeklerin çok nadir piştiğini, balığı ise genellikle İstanbul’da olduğu zamanlar yediğini aktarıyor.
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mahmut Tezcan, Atatürk’ün Beslenme Alışkanlığı (Yediği Ve Sevdiği Yemekler) çalışmasında tatlılarla arasının pek iyi olmadığını aktarıyor. Gül reçeli sevdiği, kahveyi orta şekerli içtiği ki, günde10-15 fincan içermiş. Meyvelerden kavun, kuru yemişlerden tuzlu leblebi ve fıstığı tercih ettiğini aktarıyor. Soğan, sarımsak ya da pastırma gibi yiyecekler Atatürk’ün kokuları nedeniyle tercih etmedikleri arasında.
Kırşehir’de kendisine ikram edilen hindili pirinç pilavı, su böreği ve karışık turşuyu severek yediği; Adana’da bamya dolması, hünkâr beğendi, sini köftesi, domatesli pirinç pilavı, hanım göbeği tatlısını beğendiği; Konya’da yediği höşmerim tatlısını sevdiği de bugüne aktarılan notlar arasında…