“Spor benim yaşam biçimim, bitmeyen enerji ve mutluluk kaynağım. İdealist ve adanmış tarafım. Sosyalliğim, topluma fayda sağlayabildiğime inandığım alanım” diyen fitness, koşu, yüzme eğitmeni ve #seninefsanen organizasyonun yaratıcısı Beste Önal ile bir araya geldik.
Beste Önal için spor bir yaşam biçimi. Öyle ki 6 yaşından üniversiteye kadar profesyonel bir yüzücü olarak hayatını devam ettirmiş. Üniversite ve iş yaşamı derken bir süre spor kariyerine ara veren Beste Önal’ın dönüşü ise muhteşem olmuş. Gelin bu yolculuğu ondan dinleyelim.
Beste Önal kimdir?
Bir dönem spordan ve sporcu kimliğimden uzak bir hayatı da tecrübe etmişliğim oldu. Tekrar spora dönüşüm, buhrana girdiğim bir dönemde kaçış olarak başladı. Bu süreçte koşmaya ve fitness yapmaya başladım. Klasik gelecek belki ama ne kadar iyi geldi size anlatamam. Spor yaptıkça kaybettiğim benliğimi tekrardan kazanmak bir yana, iş konsantrasyonu ve disiplinimde de gözle görülür farklar yaşadım. Koşmak hem fiziksel hem mental olarak o kadar iyi geliyordu ki, yakın arkadaşlarımla beraber sadece kızlardan oluşan ve üzerine bir de sosyalliği eklediğimiz Bu Kızlar Nereye Koşuyor koşu grubunu kurduk. Bir de kendimize anlamlı bir misyon edindik. Yoğun iş temposu içerisinde olup her gün işe, eve, sevgilisine, ailesine koşan kadınların kendileri için de koşmaları gerektiği ve sosyal spor içerikli oluşumlara katılımlarının olumlu etkisinin farkındalığını yaratmaya çalıştık. 34 yaşıma bastığımda ise, yeni bir başlangıç yaptım. 8 yıllık profesyonel iş hayatımı sonlandırarak kariyerimi tamamen spor sektörü üzerine kurguladım. Fitness eğitmenliği dışında, doğum sonrası Nike Run Club Coach’u oldum. Yine NRC head Coach’ı olan Mehmet Çetin ile birlikte koşu gruplarının 200K civarı koştuğu #seninefsanen organizasyonu yarattım. Şu anda fitness, koşu ve yüzme eğitmenliği dışında, marka iş birlikleri üzerine projeler yazıyor, spor içerikli etkinliklere danışmanlık yapıyorum.
Spor hayatınızın neresinde?
Spor benim yaşam biçimim, bitmeyen enerji ve mutluluk kaynağım. İdealist ve adanmış tarafım. Sosyalliğim, topluma fayda sağlayabildiğime inandığım alanım. Gelir kaynağım. Hayata bakış açım…
Koşu dışında başka hangi spor dallarıyla ilgilisiniz?
Şu an aktif olarak fitness, koşu, yüzme, dans. Kızım Sim doğmadan önce daha fazla branşı yapabiliyordum. Özellikle triatlon – ironman mesafelerinde yarışıyor, bir yandan cross fit, yoga vb. branşlara da zaman ayırabilecek vaktim oluyordu. Şimdilerde en kolay ve hızlıca antrenmanlarımı bitirebildiğim koşu ve yüzme önceliğim. Bu branşlarda performans odaklı ilerliyor, yıllık hedefler belirleyip yarışmalara katılıyorum.
Anne olmanız da sizi pistlerden uzaklaştırmadı…
Hamileliğimde 30 kilo aldım. Evet 30 kilo! Yemek yemeyi seven biriyim. Yoğun ve uzun süren antrenmanları da kesince fazla kilo alımına engel olamadım maalesef. Son güne kadar yürüyüş, yüzme gibi egzersizlere devam etsem de… Hamilelik sonrası fiziksel engeller kalktıktan sonra spor yapmamam için hiçbir neden kalmadı. Koşmaya başladım 2. ayımda. Bir nevi meditasyon, sadece kendime ayırabildiğim değerli bir zaman dilimi. Bunun yanında Sim ile birlikte bebek arabası ile koşulara da başladım. 4. ayımda da fazla kilolarıma rağmen NRC’da koşu koçu olarak çalışmaya başladım. Sıfır bile değil eksiden başlamaktı kariyerime bir nevi. Kolay da değildi, sürekli geçmiş ile karşılaştırmak fiziğimi, performansımı, kariyerimi… Sanırım annelik size ayrı bir olgunluk, ayrı bir mücadele yetisi veriyor. Hiçbir şey planladığınız gibi gitmiyor, hemen sonuca varamıyorsunuz ama istikrarlı bir şekilde devam ediyorsunuz yolunuza. Ve işte bugünlerdeyiz. Sim 3 yaşında. Birlikte 2 kez 21 km yarı maraton ve birçok kısa mesafe koşu yarışı bitirdik. Ben ise kesinlikle eskisinden daha fit, daha güçlüyüm!
Sporun toplumsal normları ne yönde dönüştürdüğünü düşünüyorsunuz?
Sporun temel amacı insanın bedenen, ruhen ve sosyal yönden gelişmesine katkı sağlamak. Toplumsal olarak baktığımızda ise spor doğası gereği sosyalleştirici, birleştirici, dayanışmacı, kültürel olgulara sahip. Tüm bu olgular da aslında bizi daha modern bir toplum olmaya doğru yönlendiriyor. Her şeyden önce bedende yaşanan hormonal değişimler ve bunun kaçınılmaz sonucu olan ‘daha huzurlu birey’ olabilme durumu var. İşin içine antrenman disiplini, saha rekabeti ve kuralları eklediğiniz zaman aslında olmak gerekenin formülü ortaya çıkıyor.
Türkiye’de koşu kültürünün yaygınlaşması için sizce neler yapılmalı?
Avrupa ve Amerika ile kıyasladığımızda biz hala çok başındayız işin. Belirli bölgelerde sokaklar koşan ve bisiklete binen insanlar ile dolup taşabiliyor iken, bazı bölgelerde hala çok garip karşılanabiliyor. Bundan 8 sene öncesinde biz de BuKızlar olarak koşarken sahil şeridinde garip karşılanıyorduk. Fakat insanlar koşan insan gördükçe bunu normalleştirmeye ve hatta ben de yapabilirim özgüvenine sahip olmaya ve denemeye başladı. Denedikçe sevdi ve bu kültür 8 senede bu şekilde büyüdü. Bundan sonraki 8 senelerde de bu şekilde büyüyecek. Özetle daha bölgesel koşu organizasyonları, yarışları yapıldıkça, bölgesel koşu grupları arttıkça bu kültürde hızla artmaya devam edecek.
“Bu Kızlar Nereye Koşuyor” projesi nasıl ortaya çıktı?
BuKızlar’ın kuruluşu ilk etapta hem daha fazla spor yapmak hem de yakın arkadaşlar olarak birbirimizi daha çok görmek amacına dayanıyordu. Sonrasında kadınların daha aktif bir yaşam sürmelerini sağlamak ve özellikle de kadınlara koşu kültürünü benimseterek sadece kendileri için koşmalarını sağlayan bir misyona dönüştü. Neredeyse 8 sene önce ve 5 sene boyunca aktif olarak devam ettiğimiz bugün sahalarda yer edinmiş birçok kadını, koşu başta olmak üzere sporun birçok dalına başlattık. Bu bizim için gerçekten gurur verici…
Çocuğunuzu beslerken nelere dikkat ediyorsunuz?
Sim’e katı gıdaya geçtiği ay itibarıyla farklı lezzetler tattırmaya çalıştım. Baharatları koklattım, bakliyatlar ile minik oyunlar oynattım. Pazarlara birlikte gidip sebze ve meyvelere dokunmasını sağladım. Son bir yıldır da birlikte tarifler bulup yapıyoruz, #simlitarifler adı altında.
Ana öğünler bizim için çok önemli. Ara öğünlerdeki atıştırmalık saatlerini ve içeriğini ona göre seçiyoruz. Yemek yerken televizyon, telefon, ipad gibi araçları kesinlikle masaya bile koymuyoruz. Sanırım şu ana kadar Sim için yapmayı becerebildiğimiz en önemli şey. Sonuç olarak yemek yemekten keyif alan ve sevdiği yemekler listesi geniş olan bir kız çocuğumuz var.
Nasıl bir beslenme programı uyguluyorsunuz?
Özellikle doğumdan sonra sağlıklı beslenme konusunda daha bilinçli bir birey haline geldim. Beslenme programım antrenman ve yarış hedeflerime göre şekillenebiliyor. Yani belirli dönemlere de günlük aldığım besin değerleri ve yüzdeleri değişebiliyor. Fakat değişmeyen bir şey var ki mevsimsel sebze ve meyve tüketmeye çalışıyor, hayatımdan özellikle yeşilleri ve bakliyatları hiç eksik etmiyorum.
Sağlıklı yaşam sizin için ne ifade ediyor?
Sağlıklı yaşam; iyi beslenme, kaliteli uyku, düzenli egzersiz ve tabi ki aile içi güven ve huzuru sağlayabilmek anlamına geliyor benim için. Bunlar olduğu sürece dış etkenler ile gelen tüm huzursuzluklar sizi minimum derecede etkileyecektir.