Tıpta anozmi olarak adlandırılan koku kaybının, Covid-19 hastalarında görülme sıklığı hiç de seyrek değil, sıklığı yüzde 34-98 arasında değişiyor. Hastaların çoğu bu belirtiyi çeşitli derecelerde ve birkaç hafta yaşıyor. Söz konusu vakalar içinde parosmi de önemli bir yer kaplıyor.
Covid-19’dan kurtuldunuz ama artık kahveniz kanalizasyon, sabununuz hamburger, duş jeliniz de çöp gibi kokuyor. Hastalığa yakalananların bazılarının, kokuların korkunç hale gelmesine neden olan koku bozulmasıyla mücadele ettiği görülmekte. Hastalar, koku alma yeteneklerini iyileştirmeye çalışırken hayalet kokularla (fantozmi) da uğraşıyorlar.
İnsanlar grip veya soğuk algınlığı gibi viral bir enfeksiyondan veya travmatik beyin hasarından sonra koku alma duyularını kaybedebilirler. Anozmiyle beraber, hiposmi (koku duyusunun azalması) ve parosmi de yaşanabilir.
Covid-19 hastalarına olanlarsa belirgin şekilde farklı. Hastaların burunları artık tıkalı ya da iltihaplı olmamasına rağmen hiçbir koku alamıyorlar. Bunun kesin nedeni bilinmemekte.
Anosmi, depresyon, iştahsızlık ve azalmış yaşam kalitesiyle de ilişkilidir. Günümüzde anosmili insanların bağlantı kurabileceği sosyal medya grupları da bulunuyor. Hatta sadece Covid-19 hastaları için şu anda Facebook’ta 25 bin üyesi olan başka bir grup yer alıyor.
Korona virüsün koku alma sistemine nasıl saldırdığına dair araştırmalar yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlıyor. Temmuz ayında, Harvard’da bir ekip, virüsün burundaki koku reseptör nöronlarını doğrudan enfekte etmediğini, muhtemelen koku alma sistemindeki destek hücrelerini enfekte ettiğini öne süren bir makale yayınladı. Enfeksiyon, reseptörlerdeki yenilemeyi kesintiye uğratarak ani ancak genellikle geçici koku kaybına neden olabiliyor.
Bu durum, parosmiyi açıklamaya da yardımcı olabilir. İnsanların yalnızca 400 farklı koku reseptörü var, ancak potansiyel olarak 1 trilyon farklı kokuyu ayırt edebilirler. Bunun nedeni, tek bir molekülün birden fazla koku reseptörüne bağlanabilmesi. Tek bir koku, birlikte benzersiz bir reseptör kombinasyonunu harekete geçiren yüzlerce farklı molekülden oluşabilir. Bazı reseptörler eksikse veya yanlış bağlanmışsa, beyin parosmiye neden olan karıştırılmış bir sinyaller alabilir. Bu yanlış kablolama sorunu normalde birkaç hafta veya ay sonra çözülür.
Kötü kokuya karşı tepki sonradan öğreniliyor
Garip bir şekilde, bebekler kötü kokulara karşı herhangi bir hoşnutsuzluk göstermezler. Kötü tatlara veya tahriş edici maddelere kesinlikle tepkilidirler, ancak başlarını kötü kokulardan uzaklaştırmazlar. Çok küçükken, kirli bezleri onları tiksindirmez. Belli kokulara duyulan tiksinti yaşam içinde öğrenilen bir tepkidir. Bunu bir kez öğrendiğimizdeyse, tepkimiz gerçekten çok güçlü olur.
Koku alma sistemi, kimyasal bilgileri deşifre etmenin bir yoludur. Bir insan koku aldığında, moleküller burundan, burun boşluğunun arkasındaki olfaktör epiteline gider. Bu moleküller olfaktör sinirlere bağlanır ve beynin ilgili bölümlerine iletilir. Böylelikle koku molekülleri tanımlanır. Koku korteksinizin kokuları anlama şekli, en azından kısmen kokularla ilgili anılarınıza bağlı.
Yeni virüsün ortaya çıkmasından yıllar önce, bir Alman doktor, duyusunu kaybetmiş hastaların burunları için bir çeşit fizik tedavi sayılabilecek koku eğitiminin geliştirilmesine yardımcı oldu. Bu aromaterapi, birkaç ay boyunca her gün, okaliptüs, karanfil veya limon gibi uçucu yağın 20 saniye koklanmasını içeriyor.
Bir dizi kanıt, korona virüsüyle yitirilen koku alma duyusunun geri kazanılmasında koku eğitiminin etkili olabileceğini öne sürüyor, ancak bunun herkes için işe yarayacağının garantisi yok.
Kaynak: