İngiliz Kraliyetinin en önemli karakterlerinden biri olan Kraliçe I. Elizabeth’in neden palyaço makyajı yaptığını biliyor muydunuz? Henüz 25 yaşındayken tahta çıkan ve 45 sene ülkeyi yöneten Kraliçe I. Elizabeth, pek çok özelliğiyle adını tarih sayfalarına yazdırsa da güzelliği aralarından sıyrılandı.
Kraliçe Elizabeth’in efsane güzelliği yazık ki dönemin salgın hastalığı çiçekle bozulunca, binlerce kadının hayatına adeta palyaçoların yaptığına benzeyen porselen makyajı girdi. Hikaye şöyle;
Neredeyse 500 yıl önce…
Kraliçe Elizabeth 29 yaşındayken (1562) şiddetli bir ateşle yatağa düşer. Doktorlar dinlenmesi yönünde nasihat verirken bir süre sonra sorunun sadece basit bir ateş olmadığı anlaşılır. Kraliçe dönemin tedavisi olmayan ölümcül çiçek hastalığına yakalanmıştır. Elizabeth, hastalığın erken evrelerinde korkunç hastalığa yakalandığına inanmaz, reddeder hatta kontrol için saraya çağırılan Alman doktor Burcot teşhisini ilettiğinde kovulur. Durumu ağırlaşınca Burcot ikinci kez çağrılarak çözüm bulması istenir. Kraliçe, kendisinden umut kesilecek kadar kötüleşir. Çocuğu olmayan kraliçenin yerine kimin tahta geçeceği hararetli bir tartışmaya dönüşür.
O yıllarda çiçek hastalığı, çağın vebasıydı. Sayısız kayıp verildi. Kurtulanlar ki, çok azdı, ciltlerinde yara izleriyle yaşamaya mahkum oldular. Kraliçe 1. Elizabeth hastalığı sonunda yendi yenmesine de yatağından kalktığında eski güzelliğine dönmenin yollarını aradı; yüzündeki izlerle halkın önüne çıkması imkansızdı.
İkonik makyajın doğuşu
Gücünün güzelliğinden kaynaklandığına inanan bir kraliçe, yüzündeki izleri gizlemek için sirke ve kurşun karışımından elde edilen bir pudra kullanmaya başladı. Yüze sürülen karışımın ölüme ikinci davetiye olduğunu henüz kimse bilmiyordu, sirke ve kurşun karışımı kısa zamanda moda oldu…
Kraliçe’nin yüzü bembeyaz bir tabakayla kaplanıyor izler görülmüyordu. Elizabeth’in saltanatında kadınlar beyaz bir yüz için çabaladılar. Beyaz yüz gençliği, doğurganlığı ve kadının açık havada çalışmak zorunda olmadığına işaretti. Bir statü göstergesiydi…
Makyaj uzun kullanımda çıkarıldığında cildin gri ve kırışık görünmesine neden oluyordu. Daha da kötüsü, o dönemde beyaz makyaj çok uzun süre yıkanmadan ciltte bırakılırdı; en az 1 hafta. Yaygın olarak kullanılan cilt temizleyiciler de hiç masum değildi. Gül suyu, cıva, bal ve yumurta kabukları… Gül suyu ve bal ilk aşamada iyi hissettirse de cıva cildi içten içe tahrip ediyordu.
Görünümünü tamamlamak için Elizabeth dudaklarında ek ağır metaller içeren parlak kırmızı pigmentler kullanırdı. Ayrıca gözlerin siyah kalemle hizalanması ve göz bebeklerini genişleten “belladonna” olarak bilinen özel göz damlaları kullanmak da modaydı.Kaşlar, ince ve kemerli olana kadar koparılır ve yüksek bir alın yaratılırdı, bu da kadınların sadece zeki değil, üst sınıftan görünmesini sağlardı. Bitkiler allık için kullanılır, yanakların parlaması sağlanırdı.
İmaj her şey mi?Elizabeth, toplumdaki görünümünün öneminin çok farkındaydı ve ona en uygun olduğuna inandığı görünümü elde etmek için büyük acılar çekti. Ataerkil bir dünyada var olduğu için savunmasız görünen bir kadının yüzü, ancak iktidarını tutabildiği takdirde güvendeydi.1603’te 69 yaşında hayata veda eden kraliçenin ölüm nedeni tartışmalı. Olası nedenler arasında kan zehirlenmesi, zatürre, kanser bulunuyor. Son yıllarında kurşun zehirlenmesi belirtilerinden saçlarının çoğunu kaybettiği, hafıza kaybı ve sindirim sorunları yaşadığı ve sürekli yorgun olduğu biliniyor. O gün masum görünen“gençlik maskesi”nin Kraliçenin erken yaşlanmasına ve ölümüne neden olduğu düşünülüyor.
Fotoğraf:
Margot Robbie, İskoç Kraliçesi Mary filminde Kraliçe I . Elizabeth rolünde
Kaynak: https://medium.com/