Siz şekeri sevseniz de o sizi pek sevmez. Aşırı tüketimi bilişsel yeteneklerinizi aşındırır ve sonunda Alzheimer’a yol açabilir. Artık bu yıpratıcı ilişkiyi bitirmeyi düşünmenizin zamanı gelmiş olabilir.
Ekim 2021’de yayınlanan bir araştırmada, beynin bunama öncesi aşamada büyük miktarlarda şeker tüketmeye yöneldiğini buldu. Nedeni açık olmasa da bunun insülin direnciyle ilgisi olabilir.
Şekerli gıdaların düzenli tüketimi, insanları tip 2 diyabet geliştirme riskine maruz bırakır. Önceki evresiyse insülin direnci aşamasıdır. Salınan insülin hormonu etkinliğini kaybetmeye başladığında ve vücut artık gerektiği gibi tepki vermediğinde, insülin direnci ortaya çıkar.
İnsülin direnci, bunama öncesi aşamada, hafıza sorunları ve bilişsel gerileme ile bağlantılıdır. Ele alınmazsa, nörodejenerasyona ve Alzheimer hastalığına yol açabilir. Alzheimer hastalarının yüzde 80’inden fazlasında ya tip 2 diyabet ya da anormal kan şekeri seviyeleri vardır.
Artan glikoza maruz kalma, beyni glikasyon adı verilen sürece duyarlı hale getirir. Glikasyonda, belirli proteinler hasar görür ve AGE olarak adlandırılan maddeleri oluşturur. AGE’ler nöronların düzgün çalışmasını engelleyebilir.
Peki ama beynin glikoza ihtiyacı yok mu?
Beyin glikoz yakar ve onun çok fazla yakıta ihtiyacı vardır. Vücudun ağırlığının sadece yüzde 2’sini oluştursa da mevcut enerjinin yüzde 20-25’ini yakar.
Karbonhidratlar, bağırsakta glikoza metabolize edilir. Karbonhidrat alımınızı ortadan kaldırır veya büyük ölçüde azaltırsanız, vücudunuz bunun yerine yağ yakmaya geçer. Yağ asitlerinin bir kısmı, karaciğerinizde, beyne yakıt sağlayan keton isimli bir maddeye dönüştürülür. Düşük karbonhidrat alımı, kısa bir sürede bile, hafıza işlevini iyileştirebilir. Kanda keton bulunduğunda, beyin tarafından glikoz yerine yakıt tercihi olarak kullanılır.
Beynin enerji ihtiyacı ketonlarla karşılanınca, buna bağlı olarak glikoz alımı da azalır.
Ketonlar sadece vücuttaki yağlardan değil, beslenmenizdeki yağlardan da oluşturulabilir. Bazı doymuş yağlar, orta zincirli trigliseritler kolayca ketonlara dönüştürülür. Orta zincirli trigliseritler, süt ürünleri ve hindistan cevizinde bulunur. Hindistan cevizi, Alzheimer hastaları için, potansiyel bir bilişsel güçlendirici olarak seçilmiştir.
Kendi glikozunu kendin yap!
Bazı hücreler tamamen glikoza bağımlıdır. Bu hücreler eritrositler yani kırmızı kan hücreleri, kornea, göz merceği, retina, testisler ve böbreğin medulla dokularıdır. Karbonhidrat yokluğunda vücut, glukoneogenez adı verilen bir süreçte protein ve yağdan glikoz üretir.
Hiçbirimizin şeker, kurabiye, kek, cips ve gazlı içeceklere ihtiyacı yok. Sadece gerçek, sağlıklı gıdalara yani bol miktarda protein ve bol miktarda sebzeye ihtiyacımız var.
Dikkat edilmesi gereken bir başka nokta da öğünler arasında atıştırmaktan kaçınmaktır. Atıştırma, insülin üretiminin sürekli olarak uyarılması anlamına gelir. Atıştırmalıklardan kaçınarak pankreasınızı dinlendirir, vücudunuza yakıt olarak yağ ve keton yakmaya başlama şansı verirsiniz
2050’ye kadar Alzheimer vakalarının üç katına çıkması bekleniyor. Bunu akılda tutarak, hoşçakal şekerim demeyi de artık öğrenmek gerekiyor.
Kaynak: https://medium.com/