Maden suyu severler bu içeriği okumalı; en sevdiğiniz köpüklü içecek, damak tadınızı mutlu etmekten daha fazlasını yapıyor olabilir. Yeni bir çalışma, maden suyundaki karbonasyonun (karbondioksitin karbonatlar, bikarbonatlar ve karbonik asit oluşturmak üzere girdiği kimyasal reaksiyon) vücudumuzun şekeri nasıl işlediği konusunda şaşırtıcı bir rol oynayabileceğini öne sürüyor.
Birçoğumuz şekerli gazlı içeceklere daha sağlıklı bir alternatif olarak maden suyunu tercih ediyoruz, ancak Japonya’daki araştırmacılar bu ferahlatıcı baloncukların heyecan verici bir etkisi daha olabileceğini keşfettiler. Gelin detaylara birlikte bakalım.
Bilim insanları bir süredir maden suyunun daha tok hissetmemize ve açlık hissini azaltmamıza yardımcı olabileceğini biliyordu. Düşündüğünüzde mantıklı: gazlı bir şey içtiğinizde, kabarcıklar midenizde genişler ve geçici bir tokluk hissi yaratır. Ancak bu yeni araştırma daha derine inerek, bu kabarcıkları oluşturan gaz olan karbondioksitin (CO2) aslında kan hücrelerimizle nasıl etkileşime girdiğine bakıyor.
Maden suyunu yudumladığımızda, CO2 sadece o tanıdık gazlı hissi yaratmıyor. Aslında mide duvarından geçerek kan dolaşımımıza karışıyor. Oraya ulaştığında, kırmızı kan hücreleriyle buluşuyor. Bu kan hücreleri, CO2’yi bikarbonata dönüştüren özel bir enzim içeriyor ve vücudumuzun şekeri daha etkili bir şekilde işlemesine yardımcı olabilecek bir olaylar zincirini başlatıyor.
Kırmızı kan hücreleri, vücudumuzda oksijen taşıyan aynı protein olan hemoglobin içerdikleri için bu süreci idare etmede özellikle iyidirler. Hemoglobin, hücrelerimizdeki asit ve bazların uygun dengesini korumaya yardımcı olur. Maden suyundan gelen CO2 bu hücrelere girip bikarbonata dönüştüğünde, biraz daha alkali bir ortam yaratıyor ve bu da şekerin işlenmesinde rol oynayan belirli enzimleri aktive ediyor.
Araştırmacılar bu keşfi, böbrek diyalizi tedavilerinde düzenli olarak gözlemledikleri bir durumla paralellik kurarak yaptılar. Diyaliz sırasında, kan özel bir filtreleme makinesinden geçerken, çevredeki sıvıda daha fazla şeker olmasına rağmen şeker seviyeleri yaklaşık 118 mg/dL’den 99 mg/dL’ye düştü. Bu durum, maden suyu içmeye benzer CO2 mekanizmalarını içeren bu süreçle ilgili bir şeyin vücudun şekeri daha verimli kullanmasına yardımcı olduğunu düşündürüyor.
Bununla birlikte, normal içecek suyunuzu maden suyu ile değiştirmeye başlamadan önce, bu etkilerin ölçeğini anlamak önemlidir. Dört saatlik bir diyaliz seansı sırasında, yaklaşık 50 litre kanın işlenmesi sadece yaklaşık 9,5 gram şeker tüketilmesine neden olur, bu da kabaca tek bir yemek kaşığındaki miktardır. Bir bardak maden suyundaki CO2 miktarı daha da küçük bir etkiye sahip olacaktır.
Çalışmaya katılan uzmanlar, “Bu minimal glikoz azalması göz önüne alındığında, maden suyundaki CO2’nin etkisi kilo kaybı için tek başına bir çözüm değildir” diye belirtiyorlar. “Dengeli bir diyet ve düzenli fiziksel aktivite, sürdürülebilir kilo yönetiminin önemli bileşenleri olmaya devam etmektedir.”
Bu durumda maden suyu stoklamak için acele etmemek gerek. Bazı kişiler, özellikle hassas mideleri veya asit reflüsü gibi rahatsızlıkları varsa, şişkinlik veya rahatsızlık yaşayabilir. Beslenmedeki çoğu şeyde olduğu gibi, ölçülü olmak çok önemlidir. Diyetinizde herhangi bir değişiklik yapmadan önce her zaman doktorunuzla konuşmalısınız.
Maden suyu kilo vermek için sihirli bir çözüm olmasa da, vücudumuzun şekeri işlemesine yardımcı olmak için düşündüğümüzden biraz daha fazlasını yapıyor olabilir. Dengeli beslenme ve düzenli egzersizin yanı sıra sağlıklı yaşamın alet çantasındaki küçük bir araç olarak düşünebilirsiniz.
Kaynak: https://studyfinds.org/authors/