Beynimizin sağlıklı çalışması için yağlara ihtiyacımız var. Peki hangi yağlar? Bu yağların hangi miktarda tüketilmesi gerekiyor? İşte cevaplar…
İnsan beyninin yaklaşık olarak yüzde 60’ı yağlardan oluşuyor.
Bedenimiz yağ olmadan çalışmaz. Vücudumuz, ihtiyacı olan bazı yağları kendisi üretse de bir kısmını dışardan alması gerekiyor. Omega-3 ve Omega-6, temel yağ asitlerinin en bilinenleri
Omega-6, beyin yağ asitlerinin yüzde 2’sini oluşturuyor ve dolayısıyla işlevsel kabul edilmiyor.
Omega-3 ve doymuş yağlarsa, toplam beyin yağ asitlerinin yüzde 84’ünden fazlasını oluşturuyor. Beyin fonksiyonları ve gelişimi için zorunludur.
Omega-3 ve Omega-6 dengesi çok önemli. Vücuda belli oranlarda alınması gerekir.
Son yıllarda bitkisel yağ tüketiminin, margarin kullanımının ve işlenmiş gıda tüketimin artmasıyla linoleik asit alımı yüzde 1-2’den yüzde 7’ye yükseldi. Omega-3 yağlarının tüketimiyse, yüzde 1’de sabit kaldı.
Omega-3’ün bilinen iki tipi bulunuyor: EPA (Eikosapentaenoik asit) ve DHA (Dokosaheksaenoik asit). Yağlı balık ve deniz ürünleri en yüksek EPA ve DHA oranına sahip.
Omega-6’nın biyokimyasal nedenlerden dolayı zararlı kabul edilen yağları, Omega-3 yağlarının anti-inflamatuar faydalarına karşı koyar. Omega-3 ve 6’nın rakip rolleri, dengeli bir alım ile kronik hastalıklardan kaçınmak ve sağlığı korumak için gerekli.
Dengesiz Omega-3 ve Omega-6 oranına sahip Batı tipi beslenmenin, birçok kronik hastalığın da güçlü bir tetikleyicisi olduğu biliniyor.
Beyin ve Omega-6
Beyne diğer yağ asitleri ile aynı anda girmesine rağmen, Omega-6 tamamen entegre olmaz. Yaklaşık yüzde 59’u, karbondioksit gibi metabolik yan ürünlere ve beyinde inflamasyona neden olan diğer linoleik asit metabolitlerine oksitlenir.
Yapılan çalışmalarda, Omega-6 yönünden zengin besinler verilen kemirgenlerde, beyin iltihabında artış tespit edildi. Migren hastası olan yetişkin insanlarda yapılan kontrollü denemelerde, linoleik asidi düşürmenin, tedavide olumlu gelişme sağladığı gözlemlendi. Anne sütündeki Omega-6 oranındaki artışla, bebek ve çocuklarda zayıf nörogelişimsel sonuçlar, düşük bilişsel yetenekler, motor becerilerinde yavaşlama görüldü.
Özetlersek, fazla Omega-6 beyni olumsuz etkiliyor. Daha az linoleik asit alımı, beyni iltihaplanmaya karşı koruyabiliyor, nörodejeneratif bozukluk riskini ve popülasyon düzeyinde nörogelişimsel anormallikleri azaltıyor.
Beyin ve Omega-3
DHA, tek başına, toplam beyin yağ asitlerinin yüzde 40’ını oluşturuyor. EPA bundan yaklaşık 250-300 kat daha düşük ve diğer organlarda önemli anti-inflamatuar roller oynayarak dolaylı yoldan beyne de fayda sağlıyor.
Bir hipoteze göre DHA’nın benzersiz yapısı, beyin zarında kuantum transferini ve π-elektronların iletişimini sağlayarak, daha yüksek zekâ için gerekli olan sinirsel sinyalleri organize ediyor.
Daha fazla Omega-3 ve daha az Omega-6
Yapılan çalışmalarda, Omega-3 yağlarından yoksun bir diyetle beslenen kemirgenlerde beyinde ve nöronal yapıda ciddi anormallikler saptandı. Nöropsikiyatrik bozukluklar geliştirdiler ve sonuç olarak da öğrenme eksiklikleri görüldü.
Alzheimer hastası yetişkin insanlara yapılan otopsilerde, bilişsel olarak sağlıklı bireylerin beyinlerindekinden daha düşük DHA içeriği ortaya çıkarıldı. Yeterli EPA ve DHA alımı, beynin yaşlanmasına karşı koruyucu faktörler. Yağlı balık ve türevi besin takviyelerinin sık tüketimi nöredejeneratif hastalık riskini azaltıyor, semptomları iyileştiriyor veya geciktiriyor. Ancak nörodejenerasyon çok yönlü olduğunu unutmamak gerekir.
Gebeliğin son üç ayında besinlerle alınan DHA seviyeleri, bebeğin beynine aktif olarak dahil ediliyor ve 2 yaşına kadar korunuyor. Bu nedenle, anne sütü bebeğin büyümesi ve beyninin gelişimi için çok önemli.
Kaynak:
https://medium.com/swlh/understanding-the-brain-on-omegas-3-and-6-9101afb5242e