“Acele Hayat”, yaşam mücadelemizin yeni ismi. Aslında bunu tedavi edilmesi gereken yeni tür bir hastalık olarak tanımlayanlar bile var. Karakteristik özellikleri “daha fazla, daha hızlı… daha çok…” Bu hedefe ulaşabilmek için gereken de acele etmek! Problem ise acele etmenin ortaya koyduğu çoğunlukla da farklı bir başka hastalığın altına gizlenmiş bu nedenle teşhisi zor sonuçlar. Sosyal bir konu gibi göründüğünden tanı koymak güçleşiyor. “Acele” tipi hastalığınız varsa çözüm geliştirmeye zaman ayırabilecek misiniz?
Semptomlar ne?
Sorunlar o kadar gerçek ki, dertten şikayetçi kişi kronik dağınıklık, yarım iş, performans düşüklüğü gibi tahammülü zor günlük sorunlarla boğuşuyor; “ne oluyor bana?” sorusuna bir türlü net yanıt bulamıyor.
Sorun hız da mı acele etmekte mi?
Uzmanlar suçlunun ikincisi olduğunu söylüyor.
Düşüncelerimiz yarışıyor, daha hızlı konuşuyoruz. Stres dönemlerinde yüksek vitese geçen sempatik sinir sisteminin artan aktivasyonu sonucu gerginiz.
Nelere yol açabiliyor?
Hayatın büyük bir kısmını acele modunda geçirmenin sakıncası sandığımızdan daha karmaşık: zihinsel, metabolik, vasküler ve endokrin disfonksiyon için birleştirici bir risk faktörü yaratabiliyormuş.
Çevrimiçi görevlerin sinir sistemi aktivitesi üzeri ölçen çok az araştırma olsa da, internet kullanımı ile “kaç ya da savaş” diyen sempatik aktivasyon arasında bir ilişki kurulabilmiş. Kronik sempatik aktivasyon, modern hastalıkların hemen hemen hepsiyle ilişkili. Bireyin sempatik sinir sistemi sürekli hızlandığında kanser, hipertansiyon, obezite, bağışıklık disfonksiyonu, uykusuzluk, depresyon ve anksiyete olasılığı yükseliyor.
Yavaşlamanın gücü
Bir şeyi aceleye getirmeden halletmek için kendinize yeterince zaman vermediğinizi fark edebiliyorsanız, yavaşlamaya ihtiyacınız var demektir.
Çözüm yöntemleri
Meditasyon, farkındalık, yoga, tai chi, progresif kas gevşemesi… Bu terapilerde yavaş olmanın bir özellik olduğunu fark edeceksiniz. Bu aktiviteler, vücudun savaş ya da kaç tepkisinde genellikle “fren” olarak tanımlanan sempatik aktivitenin azalmasını ve parasempatik aktivitenin artmasını teşvik eder. Bu uygulamaların, modern yaşamı saran çılgınlığa karşı koydukları için bu kadar popüler hale geldiğini söylemek mümkün. Herkesin yoga veya meditasyon yapmasına gerek yok elbette… söylemesi yapmaktan daha kolay olsa da her zamanki işinizi daha sakin bir hızda yapmaya çalışmak bile yeter.
Kaynak: https://medium.com/