Yazı: Yaprak Özer
Gündem ve peşimizi bırakmayan doğal talihsizlikler küresel tartışma konularına eğilmemizi zorlaştırıyor. Her alanda baş döndüren gelişmeler yaşanıyor. Gıda – sağlıklı beslenme alanı ise adeta konudan konuya atlıyor. İlgili ve uzman bir grup dışında genel anlamıyla kamuoyunun gelişmelerinin dışında kaldığını ifade edebiliriz.
Neler oluyor?
Artan nüfus, kontrolden çıkmış görünen karbon salımı, önlenemez göç hareketleri, salgın tehdidi, ekonomik istikrarsızlık, bilinçsizlikle tetiklenen doğal afetler… kıtlık! Yayılmacı siyasi ataklar, savaşla sonuçlanan siyasi hırslar, her alanda kutuplaşarak gruplara ayrılan halklar…. Çoğu var azı yok.
Beslenme önümüzdeki kritik sorunlardan biri. Bir yandan laboratuvarda yapay gıda çalışmaları sürerken diğer tarafta organik beslenme yolunda atılan adımlar hızlanıyor. Dünya gıda ve beslenmede de kutuplara ayrılıyor.
Avrupa gıdada ayrışıyor
İtalyan hükümeti, başta laboratuvarda üretilen et olmak üzere tüm sentetik gıdaların satışını yasaklayacak bir yasa tasarısına destek verdiğini açıkladı. Bu gıda ve beslenme alanında kuvvetli rüzgar yaratacak büyük bir hamle. Girişimin başını Başbakan Giorgia Meloni çekiyor. Meloni hükümeti, kamuoyundan önemli destek gördüğünü ifade ediyor, kamuoyu oluşturma çalışmalarına da aralıksız devam ediyor. Amaç, ülkenin önemli gelir kaynağı ve yumuşak gücü sayılan kültür mirası geleneksel İtalyan mutfağını tehditlerden korumak.
Yasak, hücre ve bitki bazlı ürünler de dahil olmak üzere laboratuvarda yetiştirilen her tür et için geçerli olacak. Sağlık Bakanlığı, tüketicileri sağlık risklerinden korumak için bu adımı attığını savunuyor, söz konusu ürünlerin güvenli olduğunu gösteren bilimsel kanıtların sınırlı olduğuna ve yaygın kullanım için güvenli kabul edilmeden önce daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulduğuna dikkat çekiyor.
Ateşli tartışmalar söz konusu
Yasağı destekleyenler, laboratuvarda yetiştirilen et ürünlerinin çevre ve hayvan refahı üzerinde olumsuz etkisi olabileceğini savunuyor. Yasağa karşı çıkanlar laboratuvarda yetiştirilen etin geleneksel et üretimine göre daha sürdürülebilir ve etik bir alternatif olma potansiyeline sahip olduğunu bu ürünlerin geleneksel ete göre daha az kaynak kullandığını ve daha az sera gazı emisyonu ürettiğini ve et endüstrisinin çevresel etkisini azaltmaya yardımcı olabileceğini belirtiyor.
Hangi ülke ne yapıyor?
Singapur, 2019 yılında ticari tüketim için laboratuvarda yetiştirilen etin satışını onaylayan dünyadaki ilk ülke olarak laboratuvarda yetiştirilen et endüstrisinin ön saflarında yer aldı ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), Avrupa Gıda Güvenliği Ajansı (EFSA) gibi düzenleyici kurumlar ise sözü edilen ürünlerin satışına onay verdi. İsrail hükümeti laboratuvarda yetiştirilen et girişimlerine yatırım yaptı ve hayvan refahı ve çevresel sürdürülebilirlikle ilgili sorunları ele almanın bir yolu olarak teknolojiyi destekledi. Hollanda, 2013 yılında dünyanın ilk laboratuvarda yetiştirilen hamburgerini üreten girişim şirketi Mosa Meat sayesinde laboratuvarda yetiştirilen etin geliştirilmesinde liderliği kaptı. İngiltere de laboratuvarda yetiştirilen etle ilgili araştırmaları finanse ediyor, sürdürülebilirlik ve hayvan refahı ile ilgili sorunlara potansiyel bir çözüm olarak teknolojiyi destekliyor.
Her şey yolunda gözüküyorsa da…
Laboratuvarda yetiştirilen etin yaygınlaşması için önünde bazı ciddi engeller var. Şimdilik hızlı tüketim için çok pahalı. Dini nedenlerle sıcak karşılanmadığı coğrafyalar azımsanacak gibi değil. Bazı pazarlarda olumsuz etki yaratan kültürel veya sosyal faktörler bulunuyor. Sağlık endişeleri, etik kaygılar, çevresel etkiler veya kültürel farklılıklar gibi çeşitli nedenlerle tartışmalı olan tek gıda tabi ki et ve et ürünleri değil. Başka gıda örnekleri de var:
Genetikle oynama
BBC, genetiği ile oynanmış gıdaların, İngiltere’de ticari olarak geliştirilebileceğini duyurdu. Teknolojiyi destekleyenler, bu yöntemin iklim değişikliği nedeniyle ihtiyaç duyulacak daha dayanıklı mahsullerin geliştirilmesini hızlandıracağını söylüyor. Eleştirenler ise “felaket” getireceğini haykırıyor.
Gen düzenleme, belirli özellikleri geliştirmek için bir organizmanın DNA’sında hassas değişiklikler yapılması anlamına geliyor. Yeni yasa genleriyle oynanmış çiftlik hayvanlarının yetiştirilmesinin de önünü açıyor, sürecin başlaması, parlamentodan geçmesiyle mümkün olacak. Gelinen nokta beslenme alışkanlıklarımızda radikal değişikliğe az kaldığını göstermesi açısından önemli.
Daha hızlı ve ucuz
Bu teknoloji, geleneksel ıslah yöntemlerinden daha hızlı, daha ucuz… Ayrıca, tarımda devrim yaratma potansiyeline sahip olduğu ifade ediliyor. Gen düzenlemesini önemli bir araç olarak görenler iklim değişikliği, nüfus artışı nedeniyle artan gıda talebi, pestisit ve diğer tarımsal kimyasalların kullanımının azaltılması karşısında yöntemi şiddetle savunuyor.
Ancak çevre ve insan sağlığı üzerindeki uzun vadeli etkileri bilinmiyor.
Diğer örnekler
Eleştiri oklarına hedef olan diğer gelişmelerden birkaç örnek;
Kaz ciğeri: özel olarak beslenmiş bir ördek veya kazın karaciğerinden yapılan lüks bir gıda ürünü. Kaz ciğeri üretimi, kuşların zorla beslenmesi yaralanma ve acıya neden olabileceğinden, hayvan refahı üzerindeki etkileri nedeniyle eleştiriliyor.
Köpekbalığı yüzgeci çorbası: köpekbalıklarının yüzgeçlerinden yapılan geleneksel bir Çin yemeğidir. Köpekbalıklarının yakalandığı, yüzgeçlerinin çıkarıldığı ve vücudun geri kalanının atıldığı köpekbalığı yüzgeci uygulaması, köpekbalığı popülasyonları üzerindeki olumsuz etkisi ve hayvanlara insanlık dışı muamelesi nedeniyle eleştiriliyor.
Palmiye yağı: birçok gıda ürününde kullanılan bitkisel bir yağ, ancak üretimi ormansızlaşma, habitat tahribatı ve insan hakları ihlalleri ile ilişkilendirilmiştir.
Ve fast food: Birçok fast food ürünü yüksek kalori, yağ ve sodyum içerdiğinden eleştiriliyor. Fast food aynı zamanda aşırı ambalaj atığı ve ulaşımdan kaynaklanan karbon emisyonları gibi çevresel sorunlarla da ilişkilendirilmektedir.