Hayatın gizi nefeste saklıdır. Peki her gün binlerce kez hiç farkında olmadan gerçekleştirdiğimiz bu eylem hakkında ne biliyoruz? Gelin doğru nefes nasıl alınır sorusunu Ayurvedik yaşam Eğitmeni Ebru Şinik’e soralım.
Bilim insanlarına göre fiziksel ve zihinsel stres, yaşadığımız çağda kronik hastalıkların hızla artmasının en önemli nedenini oluşturuyor. Modern dünya insanı 100 yıl öncesine göre iki üç kat daha fazla solunum yaptığı halde bedensel dengeyi kurmakta zorlanıyor. Çünkü günümüzde insanlar, kronik stres nedeniyle diyafram nefesi yerine göğüs nefesini kullanıyor. Daha da kötüsü hem gündelik hayatta hem de gece uyurken burun nefesi yerine ağzını açarak nefes alıp veriyor. Ağızdan alınan nefesler ise fizyolojide dengesizliklere neden oluyor. Bu ise hastalıkları beraberinde getiriyor. Peki ama neden?
1. Sağlıklı yaşam
Ağzımızdan aldığımız her nefes filtresiz olarak ciğerlere iner; havada bulunan partiküllerin ve mikropların bedenimize girmesi için bu, bulunmaz bir fırsattır. Oysa burnumuzdan aldığımız her nefes bedenimizin eşsiz filtreleme mekanizmasından geçerek ciğerlerimize ulaşır. O yüzden gün boyunca, özel bir nefes egzersizi çalışılmadığı ve aktif spor yapılmadığı sürece, sadece burnumuzdan nefes alıp vermeliyiz.
2. Metabolizmayı hızlandırmak
Burnumuzdan nefes alıp verirken ağzımızdan nefes alıp verdiğimizden 150 kat daha fazla enerji harcanır. Tabii eğer burun deliklerinizde tıkanıklık yok ve ikisi de açıksa. Günde yaklaşık 18 bin – 20 bin arası (bazı verilere göre 25 bin – 26 bin) nefes alıp verdiğimizi düşünürsek, gün boyunca ağzımız yerine sadece burnumuzdan nefes alıp vererek harcadığımız enerji miktarını tahmin edin.
3. Fizyolojik ve zihinsel denge
Fizyolojimiz için çok önemli bir molekül olan nitrik oksit yataklarının, bedenimizde en fazla olduğu yer sinüslerdir. Burnumuzdan her nefes aldığımızda ve her nefes verdiğimizde burun içi kılların titreşimiyle diplerinden nitrik oksit molekülü salgılanır. Son 20 yılda yapılan yoğun araştırmalar, bu molekülün hücreler arası haberleşmede temel bir görev üstlendiğini ortaya çıkarmıştır. İnsan vücudunda doğal olarak üretilen bir hormon, yani kimyasal bir haberci olan nitrik oksit; sinir, dolaşım, savunma, solunum ve üreme sistemlerinin hayati fonksiyonlarının düzenlenmesinde stratejik bir rol oynar. Nitrik oksidin çok önemli bir görev üstlendiği yerlerden biri de damarlarımızdır. Peki, bu molekülün yaptığı etki insana ne kazandırır? Bu sorunun cevabı çok kısa ve nettir: Hayatta kalmak. Çünkü nitrik oksit iki hayati organımız olan beynimiz ve kalbimizin çalışmasında düzenleyici rol oynar. Bu düzenleyici rolünü kanın damarlarda rahat bir şekilde akmasını ve tüm organlarımızda rahat bir şekilde dolaşmasını sağlayarak gerçekleştirir. Böylece kan akışını düzenleyip rahatlattığı için beyin kanaması ve kalp krizi riski düşer. Özetle nitrik oksit çok önemli bir haberci molekül olup, salgılanır salgılanmaz merkezi sinir sistemi, bağışıklık sistemi, sindirim sistemi, kalp-damar sistemi, solunum sistemi, üreme sistemi gibi hayati fonksiyonlarımızı yürüten ana sistemlere giderek, “regüle ol, dengeye gir, düzenli çalış, randımanlı çalış” talimatlarını iletir.
4. Kalp krizine dur demek
Nitrik oksit çok önemli bir haberci molekül olmasının yanı sıra kalp-damar sağlığı, yani kardiyovasküler sistemin de yaşamsal bir parçasıdır, çünkü damarları açma ve genişletme özelliğine sahiptir. Arterleri açarak, vücuttaki kan dolaşımını rahatlatır, aynen burun deliklerindeki hava alma kanallarını da açtığı gibi. Ne kadar burun nefesi, o kadar açık damarlar ve açık solunum yolları demektir.
5. Yüksek tansiyona karşı
İstatistiklere göre ülkemizde 20 yaş ve üzerindeki yaklaşık 5 milyon erkek ve 6 milyon kadında yüksek tansiyon sorunu var. İlerleyen yaşla daha sık görülen yüksek tansiyon rahatsızlığının en önemli sebeplerinden biri olarak damar tıkanıklığı gösteriliyor. Ülkemizde 30-39 yaş grubunun %19’unda görülen bu hastalığa, 50-59 yaş grubu erkeklerin yarısından biraz azında, kadınların yarısından fazlasında, 60 yaşından sonra ise her üç kişiden neredeyse ikisinde rastlanıyor. Hem fiziksel hem de zihinsel gevşeme ve rahatlama sağlayan en önemli stres yönetimi tekniklerinden olan kontrollü burun nefesleri eşzamanlı olarak damarları açma özelliği de barındırdığından yüksek tansiyon hastalarına iyi geliyor.
6. Güçlü bağışıklık sistemi
Burun, soluduğumuz havayla birlikte gelen tozu, bakterileri, alerji sebebi olan polenleri, uçuşan parazitleri, muhtelif mantarları ve diğer milyarlarca maddeyi analiz edip süzerek, akciğerlere geçişini engeller ve içindeki reseptörler refleks hapşırığın oluşmasını sağlar. Burun, ayrıca içindeki eşsiz türbinler vasıtasıyla havayı yönlendirir ve akciğerlere inmeden öne havayı ona uygun olarak ısıtır. Aksi takdirde buz gibi bir havanın ısıtılmasından önce ciğerlere inmesi zatürre gibi hastalıklara zemin hazırlar. Bunun yanı sıra zararlı maddeleri toplayarak sümük şeklinde dışarı atar, sinüs yollarını açar ve otonom sinir sistemini dengeler. Nefes burun yoluyla verildiğinde ise, burun içinde tutulan yabancı maddeler bedenin dışına tahliye edilir ve burun içi nemlenir. Nemli bir burun içi, mikrop ve polenlerin akciğerlerimize ulaşamaması için elzemdir. Solunan havanın alveollere ulaşana kadar nemlendirilmesi gerekir, aksi takdirde havanın soğutucu ve kurutucu etkisiyle akciğerin özellikle alt bölümlerinde ciddi hasarlar ve enfeksiyonlar oluşabilir. Ağzımızdan nefes alıp verdiğimiz zaman, burnun içinde gerçekleştirilen havanın nemlendirilmesi sürecini pas geçmiş oluruz.
7. Selülit ve varis sorunları
Nefes, vücudumuzda en uzun yolu ancak burun ve diyafram kullanıldığında kateder. Bu yolun uzunluğu lenfatik sistem üzerinde ciddi bir vakum etkisi yaratır ve lenfatik drenajı tetikler. Lenfatik drenaj ismini hayatınızda ilk defa şu anda duymuş olabilirsiniz. Belki de bir SPA’da veya masaj salonunda selülit masajı istediğinizi söylediğinizde size lenf-drenaj masajı önermiş olabilirler.Lenf sistemi, kalbe bağlı olmadığı ve onun tarafından pompalanmadığı halde, dolaşım sisteminin bir parçası sayılır; kısa ve net olarak, bedenimizin çöp atıcı çok önemli mekanizmalarındandır.Vücudumuzda biriken ödemlerin ve toksinlerin atılmasını sağlayan bu sistem yerçekiminden etkilenir ve düzenli çalışması için bedenin düzenli fiziksel hareket içinde olması gerekir.
İp atladığımızda, trambolinde veya sadece durduğumuz yerde zıpladığımız zaman en etkin şekilde çalışmaya başlayan lenf sistemi, burundan alınıp verilen, diyaframın aktive edildiği her nefes süresince de uyarılarak çalışır.
Umarım bu kadar yararı sıralamam, burnun nimetlerinden fayda görmenizi sağlamak için yeterlidir.