Akıllı telefon teknolojisinin yaygınlaşması ile literatüre giren ve hızla yayılan bir kavram: Nomofobi.
“No Mobile Phobia‘’ kelimelerinin kısaltılıp birleştirilmesi ile elde edilmiş bu kelime, telefonu ile simbiyotik (ortak yaşam) ilişki yaşayanların, telefonsuzluk ya da telefon bağlantısına sahip olamama konusunda yaşadığı korku veya endişe semptomlarına verilen isim. Özellikle 2000 yılı sonrası doğan ve “Z Kuşağı” olarak adlandırılan nesilde daha fazla görülüyor. Sosyal iletişime girmemek için akıllı telefonun dürtüsel şekilde koruyucu bir kalkan ve geçici bir nesne gibi kullanılması olarak da tanımlanıyor.
Bireyler, sosyal medyaya erişim araçları olan akıllı telefonlarına ulaşamayınca bağlarının kopacağını, iletişimden yoksun kalacaklarını, ulaşabilme ve ulaşılır olma konularında yaşayacakları eksikliği düşünerek Nomofobi geliştirebilirler. Belirli şeylerden korkmakla ilgili diğer psikolojik durumlara benzeyen Nomofobi, sosyal anksiyete bozukluklarıyla da bağlantılı.
Nomofobi kendini şu şekillerde gösterebiliyor: Cep telefonunu düzenli ve oldukça fazla zaman harcayarak kullanma, 24 saat açık tutma, telefonla uyuma, sürekli ekranı kontrol etme, bir ya da daha fazla cep telefonuna sahip olma, telefon kullanımı ile ilgili büyük harcamalarda bulunma, her zaman beraberinde şarj cihazı taşıma; cep telefonu kullanımının yasaklandığı yerlerden olabildiğince kaçınma, telefonunu kaybetme, unutma, internete bağlı olmama, pilinin ya da arama hakkının bitmesi fikirlerinin kişiye kendini kaygılı ve gergin hissettirmesi gibi takıntılı düşünceler ve zorlayıcı…
Nomofobinin kesin nedeni henüz tam olarak anlaşılamadıysa da akıllı telefonların sağladığı anlık iletişim ve anlık memnuniyet nedeniyle geliştiği, mevcut bir kaygı bozukluğunun veya fobinin de gelişmesine yol açabildiği düşünülüyor. Araştırmacılar, durumun cep telefonu bağımlılığından kaynaklanıp kaynaklanmadığının hala belirsiz olduğunu vurguluyorlar.
Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı, nomofobiyi henüz gerçek bir bozukluk olarak kabul etmediğinden tedavisinde çok fazla çalışma yapılmadığı, kişinin kendini kontrol etme becerileri geliştirebilmesi için bilişsel davranışçı tedavi müdahaleleri ile varoluşçu psikoterapi müdahalelerinin etkili olabileceği, uzamanlar tarafından belirtiliyor. Hipnoterapi, destek grupları, ilaçlar, fobiye neyin sebep olduğu hakkında daha fazla bilgi edinme, meditasyon ve benlik saygısını geliştirme çalışmalarının da nomofobi için etkili birer terapi sağlayabileceğini ekliyorlar.
Kişiler, eğer nomofobi semptomları yaşayabileceklerine ya da yaşadıklarına inanıyorlarsa, bir doktorla konuşmayı düşünmeleri doğru olabilir. Ebeveynler de nomofobi belirtilerinin ortaya çıktığını fark ederlerse, çocuklarının doktoruyla iletişime geçebilirler. Doktorlar da nomofobiyi teşhis ve tedavi etmeye yardımcı olması için, bir psikoloğa veya başka bir uzmana sevk sağlayabilirler.
Dijital teknoloji çağında, akıllı telefon çılgınlığının bir epidemi haline gelmemesi ve nomofobinin hayatınızı güçleştirmemesi için zaman zaman uygulayacağınız teknoloji detosksuyla onun size hükmetmesine engel olabilirsiniz.
Kaynak: www.medicalnewstoday.com