Onlar bizim en kıymetlilerimiz, geleceğimizi emanet ettiğimiz çocuklarımız. Gözümüzden bile sakındığımız çocuklarımız bazen öyle şeylere tanık oluyor ya da yaşıyorlar ki, bunların neden olduğu psikolojik sonuçlarla başa çıkmakta zorlanabiliyorlar.
Büyük Kahramanmaraş depremi hepimizi derinden sarstı. Yaşanılan travmanın büyüklüğü karşısında ne söylesek yetersiz kalıyor. Hele bir de konu çocuklar olunca… Yetişkinlerin bile çoğu zaman destek almak zorunda kaldıkları travmatik olaylar karşısında çocuğa nasıl davranmalı, nasıl bir yöntem izlenmeli sorusunun yanıtı için Davranış Bilimleri Enstitüsü’nün uzman içeriklerine başvurduk.
Travma, hayatın günlük akışı içinde, hiç beklenmeyen bir anda, insanın dayanma gücünü zorlayan ya da aşan bir durum olarak tanımlanabilir. Travmaların oluşmasında, çocuğun olayı kendi yaşamına veya başka birinin yaşamına tehdit olarak algılaması çok önemlidir. Olay ne kadar doğrudan tehdit oluşturuyorsa, etkisi o derece büyük olur.
Travmaların bir bölümü, doğal afetler sonucu yaşanır. Hiç beklenmedik bir anda ortaya çıkan sel, yangın, deprem gibi bir felaket, çocuğun yaşamını değişik ölçülerde etkileyebilir ve çocuğun yaşamının o günden sonra bir daha eskisi gibi olmamasına neden olabilir.
Travmaya neden olan olaylar insan eliyle ortaya çıkmış da olabilir. Bu tip olaylar arasında, hırsızlık, taciz, kazalar, bir vahşete şahit olmak sayılabileceği gibi, çocuğun okuldaki yıl sonu gösterisinde rolünü unutması da sayılabilir.
Çocuklarımızın yaşadıkları travma sonrası sağlıklı bireyler olarak hayatlarına devam edebilmeleri için davranışlarını yakından gözlemlemeli, profesyonel yardım ve uygulamalarla onlara destek olarak yanlarında olduğumuzu onlara hissettirmeye özen göstermeliyiz.