Plastikler elektronik araçlardan tekstile endüstriyel tasarımdan sağlığa akla gelebilecek her alanda karşımıza çıkıyor, buna yiyecek ve içecek ambalajları da dahil. Kötü olan şu ki ısı gibi bazı çevresel koşullara maruz kalmak, plastiğin mikroplastik adı verilen ve gıdaya geçebilen daha küçük parçalara ayrılmasına neden oluyor. Bu durum, ne yazık ki bizleri gıdalarla birlikte plastik de mi yiyoruz sorusuyla karşı karşıya getiriyor.
Aslında mikroplastikler üreticilerin plastiklere şeffaflık, esneklik ve dayanıklılık gibi özellikleri vermek için kullandıkları stabilizatörlerin, yağlayıcıların, dolgu maddelerinin, plastikleştiricilerin ve diğer kimyasalların parçalarıdır. Uzmanların, bu kimyasalların birçoğunu toksik ve insan sağlığına zararlı olarak sınıflandırması endişeleri daha da artırıyor. Gündelik hayatın bir parçası olan tek kullanımlık su şişeleri, taşınabilir kaplar, gıda kutuları ve saklama ambalajları, mikroplastik içeren yaygın plastik bazlı gıda ambalajlarından. Yiyecekleri plastik ambalajlarda ısıtmak, uzun saklama süreleri ve bir kişinin kullandığı plastik ambalajın türü, gıdaya geçen mikroplastiklerin ve bunların zararlı kimyasallarının miktarını etkiliyor.
Mikroplastiklerin ne gibi zararları var diye soracak olursanız, cevaplar can sıkıcı. Bilim insanları, üreticilerin plastik ambalaj yapmak için kullandıkları kimyasalların en az 15’ini endokrin bozucu olarak değerlendiriyor. Vücuttaki östrojen, testosteron ve insülin gibi bazı hormonlara yapısal olarak benzeyen endokrin bozucular, hormonların doğal işlevlerini taklit edip bozarak, olumsuz sağlık etkilerine yol açıyor ve kronik hastalık riskini artırıyor. Araştırmalar, BPA’ya (Polikarbon bazlı plastikleri ısıya dayanıklı hale getirmek ve sağlamlığını arttırmak için BPA (Bisfenol A) isimli kimyasal güçlendirme amaçlı kullanılıyor.) maruz kalmanın hem erkeklerde hem de kadınlarda kısırlığa yol açtığını, ayrıca polikistik over gelişimini artırdığını gösteriyor. Mikroplastiklere uzun süre maruz kalmanın tip 2 diyabet ve kalp hastalığı geliştirme riskini artırdığını gösteren araştırmalar da mevcut. 2020’de yapılan bir inceleme, mikroplastiklere maruz kalmaktan kaynaklanan inflamasyonun zayıf bağırsak sağlığını ve bağışıklığı zayıflattığını ortaya koyuyor.
ABD’de yapılan araştırmalar, bir kişinin, yalnızca gıdalardan yılda 50.000’den fazla mikroplastik parçacığı tüketebileceğini gösteriyor. Bu rakam, düzenli olarak plastik bazlı şişe su tüketenlerde tahmini 90.000’e, gıda dışı kaynaklardan mikroplastiklerin solunması göz önüne alındığında ise 120.000’e kadar yükseliyor. 2019’da yapılan bir çalışma katılımcılardan alınan 10 gram gaita örneğinde ortalama 20 mikroplastik tespit etti. Rakamlar korkutucu çünkü bu bulgular, insanların temas ettiği ve tükettiği mikroplastik miktarının, bir zamanlar tahmin edilenden çok daha fazla olduğunu ortaya koydu.
Maruz kalma riskini düşürmek mümkün mü?
Mikroplastiklere maruz kalmayı tamamen ortadan kaldırmak mümkün olmasa da, temas ettiğiniz ve tükettiğiniz mikroplastik miktarını azaltmaya çalışabilirsiniz. Bu konuda size birkaç ip ucu verelim:
Çevre dostu ambalajı seçin: Çevre dostu ambalaj kullanmak, gıda tedarikindeki mikroplastiklere maruz kalmayı ve mikroplastiklerin geçişini azaltıyor.
Cam veya paslanmaz çelik şişeler kullanın: Plastik şişelerinden içecek içen bireylerde mikroplastiklere maruz kalma, alternatif su şişeleri kullananlara göre neredeyse 2-3 kat daha fazla. Isı ve uzun bekleme süreleri, mikroplastiklerin ambalajdan gıda ve suya geçişini artırabiliyor.
Kaynak: www.medicalnewstoday.com