Doğal beslenme felsefesini girişimci ruhuyla sentezleyerek kendi markasını yaratan Sevcan Darcan ile anne olduktan sonraki süreçte yaşama dair farkındalığının ne yönde değiştiğini ve katkı maddesi kullanmadan ürettiği ürünlerine dair keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Bir gıda mühendisi olarak profesyonel iş yaşamı boyunca Türkiye’nin önde gelen şirketlerinin üretim, Ar-Ge, laboratuvar ve kalite yönetim süreçlerinde yer alan Sevcan Darcan’ın hayatı bebeğinin doğumuyla bambaşka bir yöne doğru evrilmiş. Kurumsal hayata ara verdiği bu süreçte çocuğu ve sevdikleri için özenle seçtiği meyve ve sebzelerden hazırladığı soğuk sıkım suların yakın çevresi tarafından da sevilmesi üzerine kolları sıvayıp denemelere başlamış. Üretmeyi seven, girişimci ruhlu bir anne olarak işi bir adım daha öteye taşımış ve workshoplara, eğitimlere katılarak kendisini geliştirmeye karar vermiş. Tüm bu süreç boyunca elde ettiği deneyim ve bilgi birikimini ürüne dönüştürme kararı sonrasında her bir damlasında sağlık kokan Mia Juice markası ortaya çıkmış. Ürünlerini ev ortamında ve hiçbir katkı maddesi kullanmadan hazırlayan Mia Juice markasının yaratıcısı Sevcan Darcan ile sağlıklı yaşama dair konuştuk.
Sizi benzer ürünlerden farklı kılan nedir?
Ürünlerimiz cold pressed detoks suları; ısıtılmamış, pastörize edilmemiş ve katkısız olduğundan pazarda bulunan en saf meyve ve sebze suyudur diyebiliriz. Ürün portföyümüzde kişisel detoks paketleri, sağlıklı kalpler mutlu çocuklar kids paketleri, buğday çimi suyu, kış shotları (zencefil ve zerdeçal), raw food glutensiz sağlıklı yiyecekler bulunuyor. Bir gıda mühendisi olarak bilinçli bir yaklaşımla, ürünlerimi oldukça hijyenik bir ortama sahip olan “evimin mutfağında” doğal ürünlerle hazırlamaya çalışıyorum. Ürünlerimde ambalaj materyali olarak cam şişe kullanmaya özen gösteriyorum. Bu sayede de geri dönüşüme destek oluyorum. Bu anlayışı halihazırda “Şişeni Getir Juice’ni Götür” kampanyamız ile de destekliyoruz. Kampanya dahilinde tüketicilerimiz her 15 şişe karşılığında bir Juice hediye kazanarak geri dönüşüme destek oluyor. Böylece hep beraber ekolojik yaşamı destekliyoruz.
Ürünleriniz için yerli üreticilerle çalışıyorsunuz…
Sizin de ifade ettiğiniz gibi tedarikçilerimin çoğu yerli üretici. Kullandığım bademi Datça’dan sebze ve meyvelerimi ise Çatalca’da anlaşmalı olduğumuz tamamı ilaçsız tarım yapan üreticiden temin ediyorum. Bu sayede yerli üretime katkı sağlıyorum. Hammaddenin yerli kaynaklardan temin edilmesi ise tüketicide güven duygusunun oluşmasını sağlıyor. Tüm ürünleri doğal ve sağlıklı olanlardan kullanmam uzun vadede tüketicide “güvenilir marka” imajının pekiştirilmesine yardımcı oluyor.
Tüketicilerinden nasıl geri dönüşler alıyorsunuz?
Gıda mühendisi bilinçli bir anne olarak ürünlerimi doğallıktan ödün vermeden taze malzemelerden üretmem nedeniyle tüketicilerim ürünlerime koşulsuz güven duyduklarını belirtiyorlar. Ayrıca raf ömrü 72 saat olan ürünleri kişiye özel bir şekilde hazırlamam da tüketiciler tarafından takdir edilen bir başka husus.
Kişiselleştirilmiş ürünler günümüzün yeni trendi. Siz bu konuda neler yapıyorsunuz?
Ürünlerimizin tamamı aslında kişinin beklentilerine göre (kilo verme, sağlıklı yaşam, kilo kontrolü ve detoks) hazırlıyoruz. Diyetisyen, bütünsel sağlık eğitmeni ve gıda mühendisinden meydana gelen bir ekip olarak içeceklerin menü içerik planlamasını yaparken de ortaklaşa karar veriyoruz. Ürünlerimizi oluşturmadan önce müşterilerimizle bir sağlık sorunu olup olmadıkları, ilaç kullanıp kullanmadıkları ya da herhangi bir gıdaya alerjisi olup olmadıklarına dair ön görüşme yapıyoruz. Bu görüşme sonrasında aldığımız notlar doğrultusunda ürünlerimizi oluşturuyoruz. Kimi zaman diyetisyenimiz konsültasyon testleri yapılmasını isteyebiliyor. Böylece yapmış olduğumuz çalışma kişinin beklentilerine tümüyle hitap ediyor ve program sonrasında olumlu sonuç alma oranımız daha da artıyor.
Sağlıklı yaşam sizin için ne ifade ediyor?
Sağlıklı yaşam kişinin ruh ve beden sağlığının dengede olması halidir. Sağlıklı bir yaşam için kişinin hem bedenini hem de ruhunu doğru bir biçimde beslemesi gerektiğine inanıyorum. Sporu bir yaşam şekli haline getirmek, doğru beslenmek ve pozitif düşünmek sağlıklı bir yaşamın olmazsa olmazlarından. Bu şekilde yaşadığınız taktirde birçok hastalıktan da kendinizi korumuş oluyorsunuz. Ben imkanlarım doğrultusunda haftada en az 1 saat açık hava yürüyüşü ve yoga yaparak bedenimi ve ruhumu arındırarak, her şeyden önemlisi doğru beslenerek sağlığıma yatırım yapıyorum.
Bir anne olarak çocuğunuzun beslenmesinde neleri ön planda tutuyorsunuz?
Gıda mühendisi bir anne olarak çocuk beslenmesi benim çok önem verdiğim bir konu. Kızımın beslenmesine bebekliğinden itibaren dikkat etmeye çalıştım hala da bu konuda yoğun bir çaba sarf ediyorum. Şekerli, asitli, gazlı içecekler ya da fastfood tarzı yiyecekler tüketmek yerine fırsat buldukça birlikte sağlıklı içecek ve yiyecekler hazırlayıp, tüketiyoruz. Eğer dışarda bir gün geçiyorsak güvendiğim sağlıklı mutfakları tercih ediyoruz.
Maalesef yapılan araştırmalar da gösteriyor ki obezite oranı çocuklarda da yetişkinlerde de her geçen gün hızla artıyor. Buna bağlı olarak da tip 2 diyabet, kalp damar hastalıkları, böbrek hastalıkları ve kanser gibi birçok hastalık ortaya çıkıyor. Aslında bu hastalıkların temeline inildiğinde çocukluk çağında geliştiği ortaya çıkıyor. Çocukluk çağında bozulmuş bir sistemi düzeltmek ve yine çocuk yaşta kazanılmış alışkanlıkları ileriki yaşlarda değiştirmek oldukça zor. Bu nedenle çocuklara sağlıklı beslenme alışkanlığını çocuk yaşta öğretebilirsek daha sağlıklı nesiller yaratabiliriz.
Sağlıklı beslenme konusunda bir bilinç oluşturmak için neler yapıyorsunuz?
Elbette beslenme alışkanlığı sadece ebeveyn kontrolünde olabilecek bir şey değil. Okul çağında olan bir çocuğun okul beslenmesi de düzenli olmalı ve okulların da bu doğrultuda çocuklarımızın bilinçlenmesi adına birtakım projelere öncülük etmesi gerektiğine inanıyorum. Önümüzdeki süreçte bulunduğumuz bölgedeki anaokulu ve kreşlerde sağlıklı meyve suyu ve çim suyu projesi yürütmeyi düşünüyoruz. Her okulun kendi imkanları doğrultusunda ürünlerini yetiştirme ve sıkma olanağı olmalı. Çocuklar kendileri yetiştirmeli, kendileri sıkmalı ve içmeli.