Hiç gerçekten sinirleniyor musunuz? Özellikle biri size haksızlık yaptığında, hakaret ettiğinde ortaya çıkabilecek öfkeden bahsediyoruz. Bu tür bir öfke size çaresiz, işe yaramaz, kendine acıyan ve eldeki görevlere odaklanamayan biri olduğunuz hissettirebilir. O öfkeyi ilk ortaya çıktığında bir şekilde susturabilseydiniz harika olmaz mıydı? Böylece nasıl tepki vereceğiniz konusunda mantıklı bir şekilde düşünebilirdiniz. Aslında bunun bir yolu var ve bu, öfke hakkındaki gerçeği tanımaktan geliyor. Öfke, bir duygu olmasına rağmen, doğrudan ne düşündüğünüzden ve sizi heyecanlandıran kelimelerden veya eylemlerden türettiğiniz anlamdan kaynaklanıyor.
Bunu kanıtlamanın basit bir yolu var: 60 saniyeyi zihninizi tamamen boş tutarak kendinizi gerçekten sinirlendirmek için harcayın. Size söylenen kötü bir şeyi ya da ihtiyacınız olan bir bilgi ya da eşyayı karşınızdakinin vermeme şeklini aklınıza getirdiğinizde sadece birkaç saniye içinde kızgın hissedebilirsiniz. Ama bunu hiçbir şey düşünmeden deneyin ve hissetmeye çalışın. Olmuyor değil mi?
Bunun anlamı, öfkemizin her zaman düşüncelerin sonucu olduğudur. Mesele şu ki, bu düşünceler tamamen yanlış olabilir. Öfke genellikle kendi yorumunuzu ve anlayışınızı başka birinin sözlerine ve davranışlarına yerleştirmekten kaynaklanır. Neyse ki öfkenizi kontrol etmek ve sakinliğinizi yeniden kazanmak için bir dakikalık bir egzersiz bile yeterli. İşte sizi saniyeler içerisinde yumuşatacak o egzersiz:
Kendinizi kızgın hissetmenize izin verin: Öfkeliyken kendinize kızgın olmadığınızı söylemeye çalışmak, inkar etmeye çalışılan her duyguda olduğu gibi öfkenizi daha da güçlendirir. Bu nedenle kızgın olduğunuzu kabul edin ve eğer uygunsa öfkenizi başkalarından da saklamayın.
Kendinizi çaresiz hissetmenize izin vermeyin: Ne zaman sinirlensek, bunun bize yapılmış bir şey olduğunu düşündüğümüzü hiç fark ettiniz mi? İnsanlar ve olaylar bizi “kızdırıyor”, bu duygunun masum kurbanları olduğumuzu düşündürüyor. Öfke için tamamen ‘gönüllü’ değiliz tabi, bir şey genellikle onu tetikler. Ancak öfke, size böyle hissettiren her ne ise onun hakkındaki düşüncelerinizden ayrı olarak var olamaz. Bu yüzden, sizi kızdıran şey hakkında kendinize anlatacağınız hikaye, o öfkeyi ya daha fazla alevlendirebilir ya da yavaş yavaş dağılmasına izin verebilir. Bu gerçekten size bağlıdır.
Duygusal zekayı uygulayın: Duygusal zeka (EQ genellikle) kendi duygularımızı anlama ve yönetme ve başkalarının duygularını anlama ve etkileme yeteneği olarak tanımlanır. Hem kendi duygularınızı anlamak ve kabul etmek hem de başkalarını anlamak ve empati kurmak için kendi öfkenizi yönetmek için EQ’ya ihtiyacınız var. Trafikte önünüze geçmeye çalışan kişi, sevdiği biri hasta olduğu için aceleyle hastaneye gidiyor olabilir. Hakaret ettiğini düşündüğünüz meslektaşınız bunu öyle görmemiş olabilir. Kötü bir gün geçiriyor olabilir ya da gerçekten size yönelik olmayan bir şeyi kişisel olarak alıyorsunuzdur.
Diğer kişiye empatiyle yaklaştığınızda uygunsuz öfkeye kendi öfkenizle yanıt verme eğilimini bastırırsınız. Bunu yapabilirseniz, bir çatışmanın kontrolden çıkmasını önleyebilirsiniz. Sizi sinirlendiren insanları daha iyi anlayabilirsiniz. Hatta sizi daha iyi anlayabilmelerini sağlayabilirsiniz.
Sadece 60 saniye içinde yapmayı deneyeceğiniz bu egzersizlerle hayatı daha huzurlu karşılayabilmek mümkün.