Beslenme vücudun dengesinde oldukça önemli bir etkiye sahip. Bununla birlikte ölümcül hastalıklarla savaşırken elimizin güçlenmesine de yardımcı oluyor. Çağımızın en yaygın hastalıkları arasında yer alan kanser türleriyle mücadelede ise sülforafan içeren sebzelerle zenginleştirilmiş bir beslenme programını benimsemek süreci desteklemeye büyük oranda yardımcı oluyor.
Dünya çapında en yaygın ve önlenebilen kanser türleri arasında sindirim kanserleri (yani mide, pankreas, kolon ve yemek borusu kanserleri) ile meme ve prostat kanserleri yer alıyor. Araştırmalar, bir bireyin kanserojenlere en çok beslenme yoluyla maruz kaldığını ortaya koyuyor. Dolayısıyla bazı kanser türlerinin ortaya çıkmasında genetik faktörler çok daha az etkili.
Beslenme üzerine yapılan pek çok araştırma hangi gıdalardan kaçınılması gerektiğine odaklanıyor. Peki, kanser türleriyle mücadelede hangi gıdalara odaklanmak gerekiyor?
Sülforafan olarak bilinen bir bileşik kanserle savaşma ve önlemede önemli destekleyici.
Özellikle sebze ve meyvelerden zengin diyetler akciğer, kolon, prostat, meme ve pankreas gibi farklı türdeki kanser risklerinde düşüşle ilişkilendiriliyor. Bu ilişki brokoli, karnabahar, lahana, Brüksel lahanası ve turp gibi krusifer grubu (turpgiller) ve soğan, sarımsak, pırasa gibi allium grubu sebze gruplarında daha baskın. Sülforafan (SFN), brokoli başta olmak üzere krusifer grubu sebzelerde bulunan ve kanseri önlemede yardımcı bir madde…
Turpgiller…
Hardal bitki ailesine ve grubuna ait bitkiler, karnabahar, brokoli, Brüksel lahanası, lahana, lahana, kara lahana, roka, Çin lahanası gibi yiyeceklere turpgiller diyoruz. Turpgillerde tüm sebzelerde bulunan Sülforafan aynı zamanda beyin sağlığını ve görme yeteneğimizi korumaya da yardımcı. Ayrıca, bu etken madde, serbest radikallere ve günlük çevremizin diğer zararlı ürünlerine karşı kalkan oluşturuyor.
Tabii nasıl bu sebzeleri nasıl tüketeceğiniz de önemli. Örneğin pişmiş brokolideki sülforafanın yaklaşık %3,4’ü kana karışırken, çiğ brokolide bu oran %37’leri bulabiliyor. Araştırmacılar, yeni çıkan brokoli filizlerinin olgunlaimış sebzeye göre çok daha fazla sülforafan içerdiğini de gösteriyor. Johns Hopkins Üniversitesi bilim insanlarının geliştirdikleri brokoli türünün tohumundan elde edilen ve yüksek miktarda sülforafan glukosinolat içeren brokoli özü, Johns Hopkins Üniversitesi patenti ile “Broccosprouts” adıyla satılıyor.
Doğrayın, çiğneyin…
Besinleri tüketmek kadar nasıl tükettiğimiz de sindirim sistemimizde etkili bir faktör.
Turpgillerden herhangi bir sebze kıyıldığında, ezildiğinde, parçalandığında veya çiğnendiğinde, hem mirosinaz hem de glukozinolat bileşikleri salgılar ve daha sonra sülforafan yapmak için birleşirler. Bu kimyasal reaksiyon, hardal ailesinden bazı yiyeceklerle ilişkilendirdiğimiz hafif yanma hissini tam olarak üreten şey.
Ancak mirosinaz enziminin sihrini yerine getirmesi için önce ona şans verilmesi gerekiyor. Sonuç olarak, mirosinazın kendini başarıyla hastalıkla savaşan sülforafana dönüştürmesi ilk kez salındığında 45 dakikaya kadar sürebiliyor.
Sonuç olarak, düzenli olarak sülforafan bakımından zengin yiyecekler yemek sağlığımız için oldukça faydalı…
Kaynaklar
https://www.beslenmevediyetdergisi.org/index.php/bdd/article/view/238
What Chopping Your Vegetables Has To Do With Fighting Cancer
www.labmedya.com