Vücudumuz için gerekli mineralleri yeterince tanıyor muyuz? Mesela selenyum, vücuttaki birçok önemli fonksiyon için olmazsa olmaz bir mineral. Üreme, tiroid hormon metabolizması ve DNA sentezinde önemli bir rol oynayan enzimlerden ve proteinlerden oluşuyor. Selenoproteinler denilen bu enzim ve proteinler ayrıca vücutta serbest radikaller olarak adlandırılan zararlı parçacıklara karşı korunmaya yardımcı olan güçlü antioksidanlar olarak da işlev görüyor. Serbest radikallerin, yaşlanmaya ve yaşa bağlı sağlık koşullarına yol açan hasarlara neden olduğunu biliyoruz. Peki bu, selenyumun yaşlanmayı yavaşlattığı anlamına mı geliyor?
Öncelikle biyolojik yaşlanma, moleküler hasar, metabolik dengesizlik, bağışıklık sistemi değişiklikleri ve çevresel stres faktörlerine ve hastalığa karşı artan duyarlılığı içeren karmaşık bir süreçtir.
2018 tarihli bir incelemeye göre, selenyum yaşlanmayla savaşabilir ve tümörler, kardiyovasküler hastalıklar ve nöropsikiyatrik bozukluklar gibi yaşa bağlı sağlık sorunlarını önleyebilir. Bazı araştırmacılar selenyumun yaşlanma ile yakından ilişkili olan kronik iltihabı azaltabileceğine de inanıyor.
2021’de yapılan bir başka inceleme, selenoproteinlerin, yaşlandıkça biriken yanlış katlanmış proteinleri kontrol etme ve ortadan kaldırmada önemli bir rol oynadığını buldu. Uzmanlar ayrıca selenyumun, antioksidan enzimler glutatyon peroksidaz ve tioredoksin redüktazı uyararak cildi ultraviyole oksidatif strese karşı koruduğuna inanıyor. Bu selenyumun, ultraviyoleye maruz kalmanın neden olduğu yaşlanan ciltle potansiyel olarak savaşabileceği anlamına gelebilir.
Ayrıca, 2020’de yapılan daha yeni bir çalışma, artan diyetsel selenyum alımının daha uzun telomerlerle ilişkili olduğunu buldu. Telomer ne derseniz; kromozomlarımızın uçlarında bulunan ve hücrelerin ne kadar hızlı yaşlandığını etkileyen koruyucu başlıklardır. Söz konusu çalışma, beslenmeyle alınan selenyumdaki her 20 mikrogram artışın, 45 yaşın üzerindeki katılımcılarda %0.42 daha uzun telomer uzunluğu ile ilişkili olduğunu ortaya koydu. Araştırmacılar daha yüksek selenyum seviyelerinin uzun ömür ile ilişkili olduğuna da inanıyor. Selenyum düzeyi düşük olan yaşlı yetişkinlerin tüm nedenlere bağlı ölüm oranı, yüksek selenyum düzeyine sahip yaşlılardan önemli ölçüde daha yüksek görünüyor.
Ancak, sonuçların çelişkili olmaya devam ettiğini ve konuyla ilgili daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu unutmamak lazım. Şu anda selenyum takviyelerinin yaşlanmayı yavaşlatabileceğine veya önleyebileceğine dair kesin bir kanıt yok. Bununla birlikte, her ikisi de erken yaşlanmaya katkıda bulunabilen serbest radikalleri nötralize etmede ve iltihaplanmayı azaltmada rol oynadığı için diyete yeteri miktarlarda selenyumun dahil edilmesinin faydalı olacağı kabul ediliyor.
Günlük ne kadar selenyum almak gerekir?
Yetişkinler günde 55 mcg selenyuma ihtiyaç duyar. Ancak hamile kadınların 60 mcg tüketmesi önerilir. Emzirme döneminde selenyumun 70 mcg’ye daha da artması gerekir. İnsan vücudu kendi selenyumunu üretmediğinden, genel sağlığa fayda sağlaması için beslenme yoluyla almak önemlidir. Neyse ki selenyum fasulye, mercimek, pirinç, haşlanmış yumurta, tavuk, süzme peynir, tam buğday ekmeği gibi bir kişinin beslenmesine kolayca dahil edebileceği çeşitli gıdalarda bulunur.
Kaynak: https://www.medicalnewstoday.com/