Uzak diyarlardan gelen bu egzotik lezzetler her geçen gün menülerimizde daha fazla yer almaya başladı. Lezzetleri, aromaları damak tadınıza uygunsa siz de bu şifalı egzotiklere sofralarınızda yer açabilirsiniz.
Papaya; Lif Zengini, Bağışıklık Dostu
Sindirim sistemi için yararlı olan lifler bakımdan zengin olan papaya, bağışıklık güçlendirici etkisiyle de uzmanlar tarafından öneriliyor. Hem lifli yapısı hem uzun süre tokluk hissi vermesi onu diyet listelerinde de ilk sıralara taşıyor.
Papaya’nın ana vatanı Amerika ve Meksika’nın güneyi. Formu nedeniyle kavuna benzetilen papaya, ekmek ağacı olarak da adlandırılıyor. Ekmek ağacı nereden çıktı derseniz, ateşte pişerken ekmek aroması kokusu veriyor. Taze papayanın tatlı bir kokusu oluyor, meyve olgunlaşmayla başlamasıyla birlikte yumuşamaya da başlıyor. Sarı ya da turuncu renkleri alırken, kenarlarının pembemsi olmasına dikkat edilmesi öneriliyor.
Yaklaşık 100 gramlık meyve çeşidine bağlı olarak 40-60 kcal içeriyor. Lif dışında protein, mineral, demir, potasyum, fosfor, C, A, D ve B vitaminleri, magnezyum, kalsiyum ve sodyum papayanın diğer yetkinlikleri… Ama dikkat aşırı tüketimi tehlikeli; havuç örneğinde olduğu gibi fazla yenildiğinde fazla beta karoten alerjiye neden olabiliyor.
Nasıl Yenir?
Papayı bir bıçakla ortadan ikiye bölmek, tohumları çıkardıktan sonra bir kaşıkla yemek, en kolay yöntemlerden biri. İsterseniz kavun gibi dilimleyerek de yiyebilirsiniz. Papayayı, portakal suyu ya da limon suyu ile karıştırıp farklı bir lezzete ulaşmak da mümkün. Tohumları ise kurutulup öğütüldüğünde karabiberi aratmıyor.
Nasıl Saklanır?
Serin yerde muhafaza edilirse daha uzun süre dayanıyor. Buzdolabından 1 hafta taze kalabiliyor. Dondurulması ya da oda sıcaklığında bırakılması önerilmiyor. Olgunlaşmamış papaya bir muzla birlikte kağıda sarıp bekletildiğinde hızla olgunlaşıyor.
O bir süper besin: Avokado
İçinde neler yok ki? Tam 20 farklı vitamin, lif, omega 3 yağları… ona boşuna süper besin demiyorlar. Sadece 100 gr’ı bile günlük alınması önerilen vitamin ve mineral miktarlarını büyük ölçüde karşılamaya yetiyor.
Düşük karbonhidrat içeriğiyle bu yeşil egzotik meyvenin yaklaşık 100 gr’ında
160 kalori, 2 g protein ve 9 gr karbonhidrat bulunuyor. Bu arada yaklaşık 9 gr karbonhidratın 7 gr’ının lif olduğunu ifade etmek gerek. Ayrıca yüksek kalorisi kilo aldırır mı çekincelerinin tersine içeriğinde bulunan tekli doymamış yağ asitleri ile kolesterolün yükselmesini önlüyor ve buna bağlı olarak kalp ve damar hastalıkları için tüketilmesi öneriliyor. Böbrek ve karaciğer dostu olarak biliniyor. Antioksidan özelliğiyle avokado vücutta toksit maddeleri uzaklaştırıyor.
Papayayla aynı topraklardan çıkan avokado gıda olarak tüketilmesinin yanı sıra kıymetli yağıyla kozmetik endüstrisinde de kullanılıyor. Zengin kremalı bir tada sahip avokado çiğ olarak tüketilebildiği gibi salatalarda da sıklıkla kullanılıyor.
Makbulü hangisi?
İlk toplandığında zaman avokado sert bir yapıda oluyor, tadı da hayli acı olduğu için yenmiyor. Ortalama olgunlaşma süresi 3-5 gün olan ve oda sıcaklığında beklemesi önerilen avokadonun daha hızlı olgunlaşması için elma ya da muzla birlikte bir kese kağıdında bekletilmesi öneriliyor. Olgunlaştıktan sonra da çok bekletmeden tüketilmesi gerekiyor aksi takdirde içi siyahlaşıyor ve çürüyor.
Nasıl soyulur?
“Bu kadar yararlı o zaman daha sık yiyelim ama ortasındaki kocaman çekirdeği nasıl çıkaracağım” diyorsanız aslında basit bir yolu var. Önce keskin bir bıçakla avokadoyu yukarıdan aşağıya yani boylamasına kesin, bıçağın çekirdeğe denk geldiğini hissedeceksiniz ama sorun yok; başladığınız çizgiyi bozmadan bıçağı etrafında döndürerek avokadoyu kesin. Elinizle kesilen iki yüzeyi ters yönlere doğru çevirin ve ortadan ikiye ayırın. Karşınıza çıkan çekirdeğe bıçağı saplayın, sonra çekerek çekirdeği yuvasından çıkarın. İçini çıkarmak için de enine boyuna kesikler attıktan attıktan sonra bir kaşık yardımıyla meyveyi çıkartın.