Değerini sağlık sorunlarıyla karşılaşmadan önce pek de bilmediğimiz organlarımızın başında belki de gözlerimiz geliyor. Göz hastalıkları denince de aklımıza en çok yakını ya da uzağı görememe ile son zamanlarda sıkça karşımıza çıkan katarakt sorunu geliyor. Peki ya göz tansiyonu ve glokom?
Genellikle belirti vermeden gizlice ilerleyen yaygın bir göz hastalığı olan glokom, tedavi edilmediğinde ciddi ve kalıcı görme kayıplarına sebep olabiliyor. Yavaş yavaş ilerleyerek önce görme alanında ve giderek görme keskinliğinde kalıcı bir azalma şeklinde kendini gösteren glokom, genellikle göz tansiyonu olarak biliniyor. Glokomun, görme sinirinde hasar oluşturan, ilk dönemlerde hastanın çevredeki görmesini bozan, giderek merkez görmeyi etkileyen, son döneminde ise körlüğe yol açabilen bir görme siniri hastalığı olduğunu söyleyen Göz Hastalıkları ve Retina Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Nur Acar Göçgil, bu nedenle glokom hastalarının ömür boyu takipte olmaları gerektiğini belirtiyor.
Glokomun göz tansiyonu olmadığına ancak göz tansiyonunun bu hastalığın riskini artırdığına dikkat çeken Göçgil, “Glokom dediğimizde, göz içi sıvısının yeteri kadar dışa çıkamaması sonucu göz içinde birikmesi, basıncın artışı ve görme siniri üzerinde hasarın başlamasını anlıyoruz. Göz tansiyonunun yüksek olması glokom riskini artırır ve görme sinirinde hasara neden olup olmadığı ileri tetkiklerle incelenmelidir. Dolayısıyla sadece göz tansiyonunu ölçtürmek glokomu tespit etmek için yeterli değildir” diyor.
Belirtileri Nelerdir?
Glokomun belirtileri ve tedavi sürecine de değinen Prof. Dr. Nur Acar Göçgil’ün verdiği bilgilere göre primer açık açılı glokom geç fark edildiği için bulgular ortaya çıktığında görme sinirinde geri dönüşsüz hasar gelişmiş olabiliyor. Bu nedenle rutin muayene ve erken teşhis çok önemli. Nadir görülen primer açı kapanması glokom ise aniden başlıyor ve krize neden oluyor. Göz tansiyonu bu tipte aniden yükseliyor; şiddetli ağrı, mide bulantısı, kusma, görme bulanıklığı, ışıklar etrafında haleler görme ve kanlanma gibi belirtiler ortaya çıkıyor.
Tedavi Seçenekleri
Glokom tedavisinde seçenekleri göz damlaları, destek olarak ağızdan alınan ilaçlar, lazer tedavileri ve cerrahi girişimler olarak sıralayan Göçgil, şu bilgileri veriyor:
“Uygulanacak tedaviyi; hastalığın evresi, gözdeki hasarın ciddiyeti, ilerleme hızı, hastanın tedaviye ve takip kontrollerine uyumuna bakarak belirliyoruz. Günümüzde ilaç tedavisi olarak, göz basıncını düşüren damla tedavileri oldukça etkin. Öte yandan sinir koruyucu özelliği olan nöroprotektif medikal tedaviler de artık mevcut. İlk tedavi seçeneğimiz damlayla oluyor ve eğer ilaç tedavisi ile hastalık kontrol altına alınıyorsa bu tedavi ömür boyu devam ediyor. İlaç tedavisinin yeterli olmadığı veya hastanın damla tedavisini aksattığı durumlarda, lazer kullanarak göz içinde tıkanıklığa neden olan kanalların genişletilmesini amaçlarız. İşlem sonrasında göz içerisindeki basıncın düşürülmesi sağlanır, ancak tekrarı sıklıkla gerekir. Tüm bu yöntemlerin yetersiz kaldığı noktada ise cerrahi müdahale kaçınılmazdır. Glokom cerrahisi uzmanlık gerektiren, incelikli bir cerrahidir ve ameliyat sonrası yakın takip yine çok önemlidir.