Bir lokma attıktan sonra bir parça da martıların hakkıdır diye düşünür İstanbullu. Bursalı ise az susamlısını sever. İzmirli “gevrek” der. Komşuya beş çayına, arkadaşa pazar kahvaltısına giden yanına birkaç tane alıp götürür.
Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sine “simid”, “simid-i nam çörek” ifadeleriyle konu olmuş simit, dünden bugüne kimsenin “hayır” diyemediği yiyecekler arasında yer alıyor. Rivayete göre tarihte simidin birçok yapım şekli bulunuyor. Hatta bu reçeteler sarayda mutfak defterlerine de girmeyi başarmış. Osmanlı mutfağından günümüze uzanan simit, kelimenin tam anlamıyla gerçek bir Anadolulu.
İsmi, Arapça “beyaz has un” anlamına gelen “samid” kelimesinden türetilen simit ilk olarak 14. yüzyılda yapıldı. İmparatorluğun Anadolu’da yayılmaya başladığı bu dönemde saray mutfaklarında dayanıklı, besleyici ve lezzetli simitler yapılabilmesi için simithaneler dahi kuruldu.
Üsküdar’dan yayıldı
İlk olarak Üsküdar’da bulunan Padişah Fırını’nda yapılan halka şeklindeki ekmek bugünkü simidin atası kabul ediliyor. Giderek sevilen ve sevildikçe yaygınlaşan bu lezzete “simid-i halka” denmeye başlandı.
Saraylı lezzet
Özellikle Ramazan aylarında daha çok simit üretildiği, hatta padişahların iftar saatinde nöbet tutan askerlere simit dağıttığı da bilinenler arasında.
Evliya Çelebi simidi yazdı
Yeniçerilerin arasında bulunan Sekban Sınıfı’nın simit ürettiği ve hatta yeniçerilerden bazılarının burada çalıştığı Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde yer alıyor.
Şanı yayıldıkça yayıldı
Simid-i halka, halka kelimesinden ayrılarak yalnızca simit olarak anılmaya başladı. Bugünkü şöhretine 17. yüzyılda ulaşan simidin şanı ilerleyen yüzyıllarda Bursa’dan Edirne’ye ve Balkanlar’a ulaştı. Hemen hemen tüm fırınlarda simit yapılır oldu. Simit 20. Yüzyıla ulaştığında halk ona “fakir kebabı” lakabını yakıştırdı.
Simidin halleri
Simidin hammaddelerinden biri pekmez. Ankara, Bursa ve İzmir’de sıcak pekmez kullanılırken, İstanbul’da soğuk kullanılıyor. Bursa’nın geleneksel simidi diğer simitler gibi oldukça lezzetli ancak biraz farklı. Simit hamuru, pekmez içinde birkaç dakika bekletiliyor. Buna kazan simidi deniyor. Diğer şehirlerde simit pekmezin içinde sadece birkaç saniye bekletiliyor. Ayrıca taban simidi ve tava simidi türleri de var. Taban simidi tıpkı ekmek gibi fırına kürekle sürülüyor. Tava simidi ise bir tava ya da tepsi içinde üretiliyor.