İnsan isteyince başaramayacağı bir iş yok. Bunun en çarpıcı örneklerinden biriyle buluşturuyoruz sizi. 55-59 yaş grubunda, dünyanın en iyi maratoncusu ve tutkulu bir koşucu olan Yuri Strofilov.
Strofilov, 50 yaşında ilk maratonunu koştu ve kendi yaş grubunda 2,38 ile Londra maratonunu kazandı. Bir süre önce, bir Rus koşu kulübüne verdiği röportajda, ilginç bilgilerini ve fikirlerini paylaştı.
Koşuya adanmış bir platform olan s10.run’u yöneten Strofilov, antrenman seanslarını planlamıyor çoğunlukla akşamları koşmayı tercih ediyor. Uzun koşular dışında, koşu için her zaman bir buçuk saat ayırabiliyor.
Spor salonunda egzersiz yapmayı sevmiyor. Dışarıda koşmayı seviyor ama hava karlı ve çok buzlu olduğunda koşu bandından başka seçeneği de olmuyor.
Günde iki kez, haftada 200 km kadar koşuyor. Pazartesi günleri dinlenme günü. Yuri, kendini bir amatör olarak gördüğü için, koşmayı hayatındaki diğer aktivitelerle dengeliyor. Haftada iki kez, bir seans bacaklar, bir seans da üst vücut için antrenman yapıyor.
Günde bir kez, genellikle akşam geç saatlerde yemek yiyor. Beslenmesine “diyet” demekten hoşlanmıyor ve az yiyor. Glüten tüketmiyor ama glütene karşı değil. Ne kadar az yerse, kalorisini kullanma konusunda o kadar etkili olduğunu ve bu yaklaşımın sadece koşmak için değil sağlığa da iyi geldiğini söylüyor. Vücuduna düşük enerjiyle koşmayı öğretmek için aç karnına koşuyor ve yağ yakarak dayanıklılığını artırıyor.
Her zaman gerçekleştiremese de çok uyumaya çalışıyor. Formunun sırrı sinir sistemi. Koşarken beynini kapatıyor ve böylelikle enerji tüketmesini önlüyor. Bu zihinsel tünele girişi meditasyon olarak görüyor.
Yarışları pek sevmiyor, koşmayı sevdiği için koşuyor. Ona göre koşarken en önemli şey inanmak. Eğer yönteminize inanıyorsanız işinize yarayacağını ve yararınıza çalışacağını düşünüyor.
Maratonda bitiş çizgisini beklemiyor veya düşünmüyor. “Bitirmeyi düşünmek, acı çektiğiniz ve enerjinizi boşa harcadığınız anlamına gelir; koşmak bir nehir gibidir, okyanusla ne zaman buluşacağını bilmez” diyor.
Aklında yeni hedefler olmuyor. Onun için en büyük hedef, tükenmişliği önlemek için sahip olduklarını mümkün olduğunca uzun süre korumak.
Yuri, koşma ve insanları oturdukları yerden kalkmaya teşvik etme konusunda çok tutkulu. Onun için hareket etmek bireysel zihinsel sağlığımızı iyileştirmeye yardımcı olmakla kalmıyor, aynı zamanda bir bütün olarak topluma yardımcı oluyor. Çünkü birbirimizle uyum içinde yaşamayı öğrenmeyi sağladığını düşünüyor.
Koşarken eşit olduğumuzu, kendimizle rekabet ettiğimizi ve bizden daha iyi veya daha kötü olmalarına bakmaksızın diğer koşuculara saygı duyduğumuzu söylüyor. Ona göre hayattaki diğer rekabet biçimlerinde durum böyle değil.
Kaynak: medium.com