Hayatı güzelleştiren konular çeşitli; örneğin damak tadımız, sağlığı söylemeye gerek var mı? Sevdiklerimiz, başarı… listeyi uzatmayalım ve hemen dış görüntüye geçelim; tarzımız, izlediğimiz trendler, giyim kuşam… Neticesi tüketim olan mutluluk! Bugüne kadar harcadıkça boşalan cepler, mutlulukla dolan yürekler formülü üzerinden giden genel akım, adeta yol ayrımında! Sıkı sıkıya takip edilen markalar, son moda tekstil, ayakkabı, aksesuar evrim geçiriyor. Covid 19 krizinden etkilenen alanlardan biri de moda ve tekstil sektörü.
İzolasyonda geçen günler boyunca öncelik, yeni sezon trendleri değil, vaka sayılarıydı. Dünyaya, insanlığa ne olacak soruları arasında tüketiciler sektör oyuncularının sorumlu davranmaları, sosyal ve çevresel etkilerini kontrol etmeleri yönündeki farkındalıklarını artırdılar. Moda endüstrisi, bir sonraki normal için yeniden düzenlenirken, ABD merkezli yönetim danışmanlık şirketi McKinsey kaynaklı sektör ve tüketici davranışları araştırması, son aylarda yaşanan farkındalığın moda endüstrisi için bir fırsat olabileceğini ortaya koyuyor, ilginç değil mi? Her şerde bir hayır vardır diyebiliriz anlaşılan.
Detaylarını aşağıda bulacağınız araştırmadan satır başları; çevre dostu ürün ambalaj öncelikli, firmaların yalnızca çevreye değil insanlığa katkısı önemli… nedir bunlar diyecekseniz çocuk işçi çalıştırmak, işçi haklarını hiçe saymak diye başlayabiliriz… Üzerimize giydiklerimiz evrene dost olacak bu uğurda ikinci el giyimin yıldızı parlayacak. Söylemeye gerek var mı; elektronik alışveriş arttı ve artacak. İşte modanın yeni hikayesi böyle.
Sürdürülebilirlik hassasiyeti
Araştırmaya katılan tüketicilerin üçte ikisi iklim değişikliği üzerindeki etkileri sınırlamanın bugün çok daha önemli hale geldiğini belirtiyor. Katılımcıların yüzde 88’i çevre kirliliğin azaltılmasına daha fazla dikkat edilmesi gerektiğine inanıyor.Aslında bu yeni bir sonuç değil, tüketiciler davranışlarını bu hassasiyetlere göre değiştirmeye başlamışlardı. Ankete katılan tüketicilerin yüzde 57’si yaşam biçimlerinde çevresel etkilerini azaltmak için önemli değişiklikler yaptığını ifade ediyor. Sektörün kriz döneminde çalışanlarına taahhütlerine yerine getirmesi dikkat edilen bir başka konu. Tüketicilerin yüzde 60’tan fazlası çevre dostu ambalajlarda ürün satın almayı tercih ettiklerini belirtiyor. Yüzde 67’si sürdürülebilir malzeme kullanımını önemli bir satın alma faktörü olarak görüyor. Yüzde 63’ü ise bir markanın sürdürülebilirliği desteklemesini önemsiyor.
Değişen satın alma davranışları
Katılımcıların yüzde 70’i kriz sırasında tanıdıkları ve güvendikleri markalara bağlı kaldıklarını ifade ediyor. Yüzde 75’i güvenilir bir markayı önemli bir satın alma faktörü olarak görüyor. Yüzde 60’ından fazlası kriz sırasında modaya daha az harcama yaptığını söylüyor ve katılımcıların yaklaşık yarısı kriz geçtikten sonra da bu eğilimin devam etmesini bekliyor. Genç tüketici segmentleri, normalde satın aldıkları ürünlerin daha ucuz örneklerini satın almaya hazır olduklarını ifade ediyor.Krizden önce online alışveriş sitelerinden moda alışverişi yapmayanların yüzde 43’ü bu dönemde bu kanalı kullandıklarını belirtiyor.
Moda döngüleri
Araştırma bulguları, tüketicinin moda döngüsüne güçlü bir şekilde bağlı olmadığını gösteriyor. Bu nedenle sektörde daha az mevsimsellik gündeme gelebilir.Tüketicilerin yüzde 65’i, COVID-19 krizinin bir sonucu olarak yeni koleksiyonların lansmanını geciktiren moda markalarını destekliyor. Yüzde 65’i daha dayanıklı ürünler satın almayı planlıyor ve yüzde 71’i zaten sahip oldukları eşyaları daha uzun süre saklamayı ve kullanmayı planlıyor. Katılımcıların yüzde 57’si ise daha uzun süre kullanabilmek için eşyalarını tamir ettirmeyi düşünüyor. İkinci el ürünlere olan ilginin ilerleyen dönemde daha artacağı düşünülüyor. Katılımcıların yüzde 50’si ikinci elden daha fazla ürün satın almayı planlıyor.