Toprakta bıraktığımız karbon ayak izi nedeniyle verimlilik azalıyor. Bu da bazı gıdaları gelecekte bulamama olasılığımızı artırıyor. Çoğalan dünya nüfusuyla beraber daha fazla gıdaya ihtiyaç duyulacak ama bu gidişle bugünkü kadar üretim mümkün olmayacak. Özetle, toprağa bassak da iz bırakmamalıyız.
Avrupa’nın tarımsal açıdan 2040’a kadar gerçekleştirmeyi amaçladığı önemli bir hedefi var: Çiftçiliği karbondan bağımsız hale getirmek. Bu hedef, hem sağlık açısından hem de gelecekte dünyanın gıda ihtiyacını karşılamak adına oldukça önemli.
Tarımsal üretimde dünyanın yıldızlarından biri Türkiye; bu alanda dünyanın 7. büyük ülkesi. Tarımsal hasılada Türkiye, Avrupa’da liderlik için Fransa ile rekabet ediyor. Ancak geçmişten bu yana başarılı olmak demek, geleceği garanti altına almak demek değil. Nüfusun 2040’da 100 milyonun üzerine çıkması bekleniyor. Bu da yüzde 50 daha fazla gıda ihtiyacı anlamına geliyor. Gelecek senaryolarının bir kısmı ise gıda savaşlarını işaret ediyor. Bu senaryoların gerçekleşmesini engellemenin önemli bir yolu, tarımsal üretim için verimli toprakları korumak. Bunun için de hem tarımda karbon ayak izinin azaltılması hem de karbon emisyonu fazla olan ürünlerin üretiminin kısıtlanması önemli.
Karbon ayak izi en büyük gıdalar
Tüketilen her ürünün iklim değişikliğine etkisi oluyor. Çünkü gıda ürünlerinin üretimi için doğaya karbon ayak izi bırakıyoruz. Dikkatli tüketerek hayatımızı sadeleştirmek ve doğadaki ayak izlerimizi azaltmaksa mümkün.
Örneğin, tarım üretimini artırmak için orman alanlarını tarıma açmak, iklim değişikliğiyle mücadeleyi olumsuz etkiliyor. Bunun yerine hali hazırdaki tarımsal alanları daha verimli kullanmak geleceğin dünyası için daha sürdürülebilir bir yöntem olabilir. Paris Anlaşması’nın gıda sektörünü nasıl etkileyeceğiyle ilgili yapılan bir araştırma, tarım ürünlerinin yarattığı sera gazı emisyonlarını gösteriyor. Araştırma tarım dışı arazileri tarıma açmanın neden olduğu karbon emisyonu kadar, doğrudan tarım üretiminden kaynaklanan emisyonlara da odaklanmak gerektiğini vurguluyor.
Buna göre global olarak karbon emisyonu en yüksek tarım ürünleri şöyle:
*Pirinç: 1,316,815,985 ton
*Soya fasulyesi: 692,592,951 ton
*Mısır: 582,194,477 ton
*Palm yağı: 309,047,236 ton
*Buğday: 281,119,756 ton
*Şeker kamışı: 184,965,271 ton
*Patates: 62,483,871 ton
*Kakao: 54,867,747 ton
*Muz: 27,291,847 ton
*Hindistan cevizi: 24,116,977 ton
*Kahve: 20,994,999 ton
*Domates: 17,778,657 ton
*Narenciye: 10,766,391 ton
*Çay: 3,876,973 ton
*Ananas: 3,441,864 ton
*Elma: 2,791,621 ton
*Çilek: 580,938 to
Karbon ayak izi nedir?
Karbon ayak izi, birim karbondioksit cinsinden ölçülen, üretilen sera gazı miktarı açısından insan faaliyetlerinin çevreye verdiği zararın ölçüsüdür. Karbon ayak izi, birincil ve ikincil olmak üzere iki ana parçadan oluşuyor. Birincil ayak izi evsel enerji tüketimi ve ulaşım dahil olmak üzere fosil yakıtlarının yanmasından ortaya çıkan doğrudan CO2 emisyonlarının ölçüsü olarak tanımlanıyor. İkincil ayak izi ise kullandığımız ürünlerin tüm yaşam döngüsünden bu ürünlerin imalatı ve son olarak bozulmalarıyla ilgili, dolaylı CO2 emisyonlarını tanımlıyor.