Güneşin içimizi ısıttığı günler geride kaldı. Artık gri bir gökyüzüne eşlik eden bulutlar, erken kararan hava ve dondurucu soğuklarla karşı karşıyayız. Havaların soğumasıyla beraber hastalıklarla baş başa kalan ve kış aylarında daha da savunmasız hale gelen vücudumuzu tazeleyip canlandırarak kışın negatif etkilerine dur demek mümkün.
Hızla soğuyan havalar pek çok hastalığa davetiye çıkartıyor. Hastalıklara dur demek ve kış mevsimini daha sağlıklı geçirmek için öncelikle bağışıklık sistemimizi güçlendirerek vücut direncimizi artırmalıyız. Bunun en kestirme yolu ise sağlıklı ve doğru beslenmenin yanında düzenli spor yapmak. Zira vücudumuz kış aylarında her zamankinden daha fazla vitamin ve minerale ihtiyaç duyuyor. Tam da bu noktada enfeksiyonlara karşı her biri adeta birer kurtarıcı olan vitamin yüklü gıdalar yardımımıza koşuyor.
Ne tüketeceğinizi bilmek önemli
Kışın bağışıklığı güçlendirmenin ilk yolu güne iyi bir kahvaltı ile başlayarak metabolizmayı hareketlendirmekten geçiyor. Güneş ışınlarından minimum derecede faydalandığımız kış aylarında vücudun D vitamini ihtiyacını giderebilmenin diğer bir yolu da güneşten sonra en fazla D vitaminine sahip olan balıktan geçiyor. Bu nedenle kışın bolca bulunan ve fiyat anlamında da daha makul seyreden balığa haftada en az iki kere sofralarımızda yer vermek gerekiyor. Kışın vücudumuzda daha fazla C vitamini ihtiyacı oluştuğu için kuru baklagiller ve meyveleri de bolca tüketmek gerekiyor. Bu mevsimde özellikle enginar, brokoli, lahana, karnabahar, havuç, pırasa gibi sebzelere, nar portakal, elma ve kivi gibi posa, lif ve C vitamini yönünden zengin meyvelere listemizde yer açmak gerekiyor. Kışın metabolizmamız yavaş çalışmaya başladığından az ve sık beslenmeye dikkat etmek gerekiyor.
Yazın daha sık terlediğimiz için daha yoğun olarak tükettiğimiz suyu kışın daha az hatırlar oluruz. Gün boyunca içtiğimiz çay, meyve suyu, maden suyu, kahve vb. içecekler de saf suyun yerini tutmaz. Bu nedenle günde en az 8 bardak su içmeye özen göstermeliyiz. Kış aylarında hava erken karardığı ve soğuk olduğu için evde daha fazla vakit geçiririz. Dolayısıyla da televizyon karşısında abur cubur yemeye daha meyilli oluruz. Aman dikkat! Kilonun en fazla alındığı dönem işte tam da bu dönem. Kilo demek hastalıklara davetiye demek, unutmayalım. Bu nedenle gece atıştırmalık tercihlerimizi daha kontrollü ve sağlıklı olandan yana kullanalım. Örneğin, bir elma ya da portakal, 8-10 tane fındık ya da badem, 2-3 ceviz içi eşsiz bir atıştırmalık türü olabilir. Vücut direncini artırmak adına A, C, E vitaminleri, selenyum, çinko, magnezyum gibi mineralleri, Omega 3 ve Omega 9 yağ asitlerinin alımı da bu dönemde çok önemli.
Spora hayatınızda yer açın!
Tüm bunların yanında vücut kışın meydana gelen hava değişimine maksimum derecede uyum sağlayabilmek adına harcadığı enerji oranını düşürür. Yaza göre aktivitelerin sayısı da azalınca kilo alma riskiyle karşı karşıya kalırız. Bu nedenle bu dönemde az yağlı besinler tüketmeliyiz ve mümkünse şekerli beslenme şeklinden uzak durmalıyız. Yazın vazgeçtiğimiz egzersizleri kışın hayatımıza yeniden dahil etmeyi de unutmamalıyız. Örneğin, bisiklete binmek, pilates, jimnastik, dans kışın yapılabilecek ideal spor türlerinden.
Meditasyon ile stresten arının
Teknoloji çağının en önemli sorunlarından biri haline gelen depresyon ve stres kışın bulutlu havalarda daha da fazla görülür. Uzmanlar gün ışığıyla daha az yakın temasta bulunmaya bağlı olarak ‘melatonin’ ve ‘serotonin’ hormonlarında değişikliklerin yaşandığını, bu değişikliklerin de keyifsizlik, isteksizlik ve halsizlik şeklinde kendini gösterdiğini belirtiyor. Bu ruh halinden kurtulmanın yollarından biri ise meditasyon. Meditasyon ve nefes egzersizleri stresi azaltmaya yardımcı olur. Peki nasıl mı yapacaksınız? Çok kolay: Burnunuzdan yavaşça nefes alırken dörde kadar sayın ve verirken yine aynı yavaşlıkta, uzun uzun 6’ya kadar sayın. Bunu 5 dakika boyunca tekrar ettiğinizde stresinizin azaldığını göreceksiniz.