Pembesi, beyazı… farklı renkleri var ama renkli olmaları onların yalan olduğu gerçeğini değiştirmiyor…
Erdem ve dürüstlük olarak kabul edilen, küçük yaşlardan itibaren “asla söyleme” diye tembih edilen, “bundan bir şey olmaz” diye arada ağzımızdan çıkan yalanlar sizce ne kadar masum? Bilimsel çalışmalar insanların günde en az 1-2 kez yalan söylediklerini, bu yalanlara ya karşılaştıkları zor bir durumu atlatmak, kendi çıkarlarını korumak ya da ilişkilerini devam ettirebilmek için başvurduklarını söylüyor.
Yalan türlerini ve birbirinden nasıl ayırt edildiğini inceleyen araştırmacı E. M. Bryant ise yetişkinler üzerinde yaptığı araştırmalarında yalanı üçe ayırıyor: Gerçek Yalan – Beyaz Yalan – Gri Yalan. Gerçek yalanı, yalan türlerinin en kötüsü olarak kabul ediyor ve bu yalanların ağır sonuçlarının olabileceğini vurguluyor. Beyaz yalanı iyi niyetle söylenmiş, sonuçları zarar doğurmayacak, kişiyi içinde bulunduğu durumda rahatlatmak için başvurulan yalanlar olarak tanımlıyor. Gri yalanları ise niyeti tam olarak belli olmayan iyi niyetle söylendiği gibi kötü niyetle de söylenebilecek yalanlar olarak ifade ediyor.
Peki yalan söylemek bir alışkanlık halini alırsa… psikiyatride patolojik yalan söyleme alışkanlığına “mitomani” deniliyor. Yunanca muthos (efsane) ve Latince mania (delilik) kelimelerinin birleştirilmesinden oluşan mitomani bilim insanların üzerinde hala çalışmaya devam ettiği konulardan biri. Bu hastalığı ilk tanımlayan ise 19. yy sonunda Alman doktor Anton Delbrueck.
Mitomani hastalığına yakalananlar…
- Pek çoğu aslında yalan söylediklerinin farkında bile değillerdir. Öyle ki söyledikleri ve hayal güçlerinde yarattıklarının gerçek olduğunu düşünürler.
- Söyledikleri yalanlar öylesine gerçeğe yakındır ki inandırıcı olma yönleri çok güçlüdür.
- Bir süre sonra kendi yalanlarına kendileri de inanmaya başlarlar.
- Yalanlarını sürdürebilmek ve açığa çıkmamak için yalan söylemeye devam ederler.
- Her yalanlarının bir amacı olmayabilir, bu artık onlar için normal ve önceden planlanmamış bir durumdur.
- Söylediklerinin kendilerince doğru olduğuna inandıkları için herhangi bir suçluluk hissetmezler.
- Araştırmalar toplumda yaklaşık 1000 kişide 1 kişi olarak görüldüğünü, erkeklerde ve kadınlarda eşit oranlarda karşılaşıldığını ortaya koymaktadır.
- Genellikle ergenlik çağında başlayan bu hastalık fark edilmez ya da tedavi edilmezse yetişkinlik döneminde de devam eder.
- Söyledikleri yalanlara karşı tarafı ikna edebilmek için sözel yetenekleri hayli gelişmiştir.
- Gerçek dünyanın dışında kendi kurdukları ve inandıkları dünyada yaşarlar.
- Çoğu özgüven eksikliği olan ve gerçeklerle yüzleşmeye cesareti olmayan bireylerdir.
- Bu özelliklerini sosyal hayatta farklı ve kötü amaçlarla kullanabilirler.
- Zaman içinde yalanları fark edildiğinde bozulan ilişkileri nedeniyle yalnız kalırlar ama bu durumu da kurdukları dünyada kendilerini ayrıcalıklı bireyler olarak konumlayıp dert etmezler.
Tedavisi mümkün
Tabii ilk şart kişinin durumunu kabullenmesi. Çünkü zorlamayla başlanan bir tedavide kişi yine hayal dünyasında uydurduğu senaryolar çevresinde yaşayıp kendine farklı kaçış yolları arayacaktır. Unutulmamalıdır ki, bu hastalık kısa vadeli sonuç alınabilecek bir durum değildir, orta ve uzun vadede tedavi etkilerini gösterir.
Mitomani tedavisinde genelde hastanın durumuna göre 3 farklı yöntem uygulanır.
İletişim yönetimi: Aile, arkadaşlar ve psikiyatristin ortak yürüttükleri bir süreçtir…
Bilişsel tedavi: Burada amaç eksik olan özgüven ve özsaygının yeniden kazanılması için çalışmaktır. Bireysel ya da grup olarak tedavi yapılabilir.
İlaç tedavisi: Daha ağır ve ileri seviyelerdeki durumlar için diğer yöntemlerle birlikte kullanılır.