Yazı: Yaprak Özer
Yalnızlık, “sıcak” konu başlığı. Sorunlu, çözümlenmesi güç, tek başına ele alınabilecek gibi değil, toplumsal bir yaklaşım gerektiriyor. Yalnızlık bireyin yaşam kalitesini ve mutluluğunu sağlık sorunlarına taşıyacak kadar olumsuz etkileyebiliyor.
McKinsey & Company, bildiğiniz üzere iş dünyasının aktif oyuncularından biri, danışmanlık kuruluşu olarak dünyanın farklı coğrafyalarında hükümetlere, özel şirketlere, kuruluşlara niteliği ağırlıklı “ekonomi” kelimesiyle açıklanabilecek danışmanlık hizmetleri sunuyor. Bu dev hizmet firması adeta bir içerik üreticisi gibi de çalışıyor. Bu içeriklerin içinde deneyimleri, araştırmaları, uzman söyleşileri yer alıyor… McKinsey kütüphanesinde konu seçkisi iş hayatını da kucaklayan ama genel yaşamı kucaklayan temalar. “Yalnızlık” teması da bunlardan biri.
Dünyanın en büyük hizmet kuruluşu gelecek için önemli sorunlardan birini yalnızlık olarak tanımlıyor. Demek ki, ekonomi insan öğesinden uzaklaşamıyor; hayat bir bütün.
Modern yaşamın bir sonucu olarak artan yalnızlık, bırakın sorun olarak teşhis almayı, ilk bakışta iyi mi kötü mü anlaması zor bir olgu. Teknoloji gibi faktörler hayata konfor kattıkça bireylere yalnızlık hediye ediyor. Aslında teknoloji, birçok insanın çevresiyle bağlantı ve iletişim kurmasını kolaylaştırıyor. Bunu yaparken insanlar arasındaki yüz yüze etkileşimi azalttığı ve kişisel ilişkileri zayıflattığını biliyoruz. Sosyal medya, etkileşim kurmamızı sağlayan bir araç olsa da kendimizi yalnız hissetmemize neden olabiliyor, sanal bir dünyada zaman geçirme eğilimi yaratıyor. Yapılan araştırmalardan ilginç sonuçlar da çıkıyor.
- Yalnızlık her yaşta bireyi etkiliyor, gençlerde yalnızlık, sosyal medyanın yaygın kullanımı, artan rekabet, okulda ve iş hayatında baskı ve yüksek beklentiler, arkadaş gruplarında veya sosyal çevrelerde uyumsuzluk, aile sorunları ve duygusal sıkıntılar gibi birçok faktöre bağlı olarak ortaya çıkabiliyor.
- Yaşlı insanlarda ise, fiziksel kısıtlamalar, sağlık sorunları, emeklilik, arkadaş ve aile üyelerinin kaybı, Toplumsal ayrımcılık, yoksulluk ve yaşadıkları bölgedeki toplumsal faaliyetlerin azalması gibi faktörler yalnızlıkla ilişkilendirilebilir. Yaşlı insanlar, sosyal izolasyon ve yalnızlık nedeniyle depresyon, anksiyete, fiziksel sağlık sorunları ve hatta ölüm riski gibi daha ciddi sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalabili
- Yalnızlık bir kamu sorunu ve politikalar geliştirilmesi gerekiyor, çünkü, birçok sağlık ve sosyal soruna yol açabilir.
- Duygusal bozukluklar; depresyon, kaygı, düşük özgüven ve intihar riski
- Fiziksel sağlık sorunları; kalp hastalıkları, yüksek tansiyon, obezite, uyku bozuklukları ve bağışıklık sistemi bozuklukları
- Zihinsel sağlık sorunları; hafıza kaybı, bilişsel bozukluklar ve demans gibi zihinsel sağlık sorunları
- Bağımlılık; sigara, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı gibi çeşitli bağımlılıklara
- Sosyal izolasyon; toplumdan kopmalara neden olabilir.
- Yaşam kalitesinde düşüş; özellikle yaşlıların sağlık sorunlarına ve bakıma ihtiyaç duymalarına neden
- İş performansı; eğitim ve iş başarısı, toplumsal ilişkiler ve genel refah gibi konularda da olumsuz etkiler görülüyor.
Türkiye’de aile kavramının önemi ve kültürel dokumuz vurgulanır, birbirimizi sarmalayan özelliklerimle övünürüz. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yapılan son açıklamaya göre, Türkiye’deki yalnız yaşayan nüfusun sayısı her geçen yıl artıyor. 2021 yılı verilerine göre, Türkiye’de yaklaşık 10,5 milyon kişi yalnız yaşıyor, bunun %54,7’si kadınlar, %45,3’ü erkeklerden oluşuyor. Yalnız yaşayanların %36,9’u 65 yaş ve üzeri birey.
Ülkemizde yalnız yaşayanların en büyük sorunu, sosyal izolasyon ve yalnızlık duygusu ile mücadele etmek zorunda kalmaları. Özellikle yaşlılar ve evden çalışanlar gibi bireyler, günün büyük bir kısmını yalnız geçirerek zaman zaman sıkıntı, üzüntü, depresyon gibi duygularla karşılaşabiliyorlar.
Yalnız yaşayanların en önemli ekonomik sorunları; kira, elektrik, su gibi ev giderleri ile sağlık harcamaları. Türkiye’de yalnız yaşayanların ne kadarının sabit geliri olduğu hakkında kesin bir veri bulunmuyor. TÜİK’e göre, yalnız yaşayanların büyük bir kısmı düşük veya orta düzeyde gelire sahip. Türkiye’de yalnız yaşayanların eğitim durumuna ilişkin TÜİK tarafından yapılan araştırmalara göre, özellikle gençler arasında yalnız yaşayanların eğitim düzeyi ortalama veya üzeri seviyede, yaşlı nüfus arasında eğitim düzeyi daha düşük.
Kaynak: