Nur Ger yakın tarih içinde Türkiye’de ortaya çıkan ve devam eden kadın hareketlerinin neredeyse hepsinde yer almış öncü bir isim. Sivil toplumcu yüzüyle de tanıdığımız Nur Ger ile Yanındayız Derneği ve toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine konuştuk.
Nur Ger “toplumsal cinsiyet eşitliği” temasının liderliğini yapan önemli isimler arasında yer alıyor. İlginç olan yanı ise seçtiği yöntem. Şöyle ki, toplumsal eşitliğe erkekler üzerinden yürüyor. Hepimiz biliyor ve kabul ediyoruz ki, çoğu zaman kadın aleyhine mağduriyeti yaratan erkekler ve erkek egemen dünya. Nur Ger, onları kazanırsak bu işin üstesinden gelebileceğimize inanıyor. Çevresindeki gönüllü erkekler de aynı kanaatte.
“Yanındayız” Derneği kimin yanında?
Çok uzun yıllar toplumsal cinsiyet eşitliği savunuculuğu yaptım. Aşağı yukarı bende 10-12 yıl öncesinden gelerek bir fikir oluşmuştu. Tamam, biz kadınlar çok gayret ediyoruz ve toplumu da dönüştürecek olan kadın hareketidir. Tümüyle demokratik bir topluma dönüşmek için zaten eşitlikten yola çıkılınca kadınlarla birlikte bu yapılır. İyi de kime karşı? Erkeklere karşı. Çünkü bütün feminizm söylemindeki olumsuz yaklaşım bu, erkeklere karşı çıkar. Halbuki bu o değil. Toplumsal cinsiyet eşitliği savunucusu, bir kadına tanınan fırsatla bir erkeğe tanınan fırsatın bir toplumda ne kadar eşit olduğu ile ilgilidir. Şimdi böyle dediğiniz zaman herkesin feminist olması gerekiyor; eğer kadınlar fırsat eşitsizliğine maruz kalıyorlarsa bunu dengelemek lazım. Kiminle? Erkeklerle… Zaten erkeklerin dönüşmesini istiyoruz. Farklılaşmasını istediğimiz kitle erkekler. Daha doğrusu ataerkil düzendeki rol modellerindeki hem erkekler hem kadınlar.
Bunu biraz açabilir misiniz?
İnsan tarihi erkekler tarafından yazılmış. 50-60 yıldır kadınlar bu tarih sürecin içerisinde nerede diye araştırmalar yapılmaya başlandı. Gelecekte de eğer eşitlikçi bir döneme geçebileceksek erkeklerin kendileri için biçtikleri rol modelleriyle kadınların da bu düzende onlar için biçilen rol modellerini dönüştürmesi gerekir. Birisi kamusal alanda tamamen serbest, dışarda istediği gibi; diğeri ise özel alanda kapalı, mümkünse alanda kapalı. Hayat da böyle devam etsin. Son 30-40 yılda yaşanan değişim 10 bin yıllık tarihsel sürece baktığınızda mucize.
Geldiğimiz nokta mucize yaşıyormuşuz gibi durmasa da…
Hareketin başladığı alanlarda, ülkelerin geldiği yer itibariyle 80 yılı bulmuyoruz. II. Dünya Savaşı sonrasını anımsayın, savaştan çıktıktan sonra erkek nüfus eksikliğinden kadınlar iş dünyasına giriyor. Ekonomik güç eline geçtiği anda hak arayışı, eşitlik arayışı artıyor. Kadın, yapabilirliğini görüyor. Çocuklarını da buna göre yetiştirdiği için 68 kuşağı çıkıyor. O süreçte erkekler de kadınlar da geleneksel rollerden çıkarak daha paylaşımcı bir birlikteliğe gidiyorlar.
Erkekleri esas oyuncu olarak içeri almışsınız. Doğru mudur?
Evet. Hem erkek hem erkeklere konuşuyor. Danışma kurulu var. Orada da kadınlarımız var. Danışma kurulu da bütün hayatını toplumsal cinsiyet eşitliği konusuna adamış olan kadınlarımızdan oluşuyor.
Erkekler ne yapıyor?
Şöyle bir şey söyleyeyim. Anayasaya göre dernekler sadece kadınlar ya da sadece erkekler olamaz. Kadınlar da üye olabilir. Ama kim üye olursa olsun biz erkeklere çalışıyoruz.
Hedef kitleniz erkekler.
Evet. Erkeğin, içindeki ataerkil düzeni kırarak eşitlikçi bir düzene dönüştüğünü itiraf ettiği bir dernek. Diyorlar ki, biz hiç böyle olduğunu düşünmüyorduk. Hatta hepimiz çok eşitlikçiyiz diye düşünüyorduk. Eşimiz çocuklarımız evde, dövmeyiz, çalışırız, çocuklarımıza da eşit davranıyoruz. Kız çocuğu, erkek çocuğu ayırmıyoruz.
Ama işte sorun da o değil, değil mi?
Tabii ki. Ayrıca Türkiye’de bu kadar kötü olduğunu kimse bilmiyor. Bir de öyle bir durumumuz var.
“Berber sohbetleri” nereden çıktı, erkekler ne anlatıyorlar?
Erkeklerin bir arada oldukları mekanlar düşünüldüğü zaman bunun kıraathaneler, berber, spor ortak alanları gibi alanlar olduğunu görüyoruz. Hala Türkiye’de berber kadın ve erkek olarak ayrıştırılmış olduğu için her konunun konuşulduğu rahat alan. Dolayısıyla erkeklerin erkeklere hitap ettiği berber erkek bir mekan. Şimdi konuşanlarımız da erkekler. Burada erkekler biraz önce konuştuğumuz temel çerçeveyi biliyorduk ya da bilmiyorduk diyorlar. Üyelerimiz bu berber sohbetlerinde doğaçlama konuşuyorlar ama konuya çok hakimler.
Yanındayız bünyesinde bir de muhabbet grubunuz var…
Evet. Bunlar en yüksek izlenme ve katılım olan grup. Orada hem danışman üyelerimiz var hem biz varız ve temel konumuz kadın konuları. Sadece her gün gelen uluslararası veya ulusal yazıları okumak zaten yetiyor. Mesela bir spor markasının şu an kadın futbol turnuvalarında vermiş olduğu reklam çarpıcı olmasına karşın sponsorluk yaptıkları atletlerin hamilelik döneminde, öncesinde ve sonrasında ücretlerini kesmeleri, hamilelik döneminde dahi yarışma kazanabilmesi için yaptıkları etik olmayan davranışlar söz konusu…
Projeleriniz…
Bir kere Türkiye’nin bir toplumsal cinsiyet eşitliği endeksi yok. Bunun çalışması çok önemli. İlçe bazında böyle bir çalışmayı başlattık. İlk sonuçlar bir yılda gelecek. Bir de Toplumsal Eşitlik Skorum çalışmamız var. 20 soruluk bir çalışma var. 100 puan üzerinden toplumsal cinsiyet eşitliği puanı alıyorsunuz.
Karne gibi bir şey mi?
Daha geniş açılımla, 60 soru ile Türkiye’deki yaygın toplumsal cinsiyet eşitliği algısını ölçen KONDA’nın yapacağı bir araştırmaya sponsor arıyoruz. Konu şu, yani Yozgat’taki toplumsal cinsiyet eşitliği skoru algısı ile İstanbul Bağcılar ya da Şişli’deki nedir. Gene bu Türkiye ve ilçeler bazında. Bugüne kadar hiç yapılmamış projelerimiz var.
Röportaj: Yaprak Özer