İçeriğimize başlamadan önce kısa bir tanımlama:
- Melanin derimize rengini veren pigmentlere verilen isim.
- Melanosit bu renk pigmentlerini üreten cilt hücreleri.
- Bu hücrelerin kontrolsüz şekilde bölünüp çoğalmasıyla oluşan cilt kanseri melanom veya melanoma olarak tanımlanıyor.
- Melanom riskini azaltmak için güneş ışınlarından korunmak ve endişe verici görünen benlere düzenli tarama yaptırmak öneriliyor. Diğer taraftan yaş, cilt rengi ve aile geçmişinde melanom görülmesi gibi faktörler de risk grubunda devreye girebiliyor.
Bu durumda bilgisayar başında saatler ve saatler geçiren biri sizce melanom riski taşır mı? Çoğunuzun cevabı muhtemelen “hayır” olacaktır. Bilgisayar önünde bu kadar çok zaman geçirdikleri düşünüldüğünde, “oyuncuların” melanom riskinin düşük olduğu düşünülebilir. Amerikalı ünlü video oyun yayıncısı ve e-spor oyuncusu Tyler Blevins ya da oyun çevrelerinde bilinen adıyla “Ninja”nın geçtiğimiz günlerde (32 yaşında) kendisine melanom teşhisi konduğunu açıkladığında kimse buna inanamadı.
Hem de ayağının tabanında.
Ünlü youtuber ayağının altındaki benleri aldırmak için dermatoloğa gittiğinde kendisine cilt kanseri tanısı konuldu.
Melanom vakaları artıyor
Geçen yıl ABD’de yaklaşık 100.000’den fazla yeni melanom vakası teşhis edildi; bu 2000 yılındaki vaka sayısının iki katından fazla.
Melanom tüm cilt kanserlerinin yalnızca %1’ini oluştursa da cilt kanserine bağlı ölümlerin yaklaşık yarısından sorumlu. (Cilt kanserine bağlı ölümlerin diğer önemli nedeni; cildin orta ve dış katmanlarını oluşturan skuamöz hücrelerde gelişen yaygın bir cilt kanseri şekli “skuamöz hücreli karsinom”). Her yıl teşhis edilen melanom vakalarının sayısı artarken, gelişmiş tedavi seçenekleri melanom kaynaklı ölüm riskini azaltıyor.
Aslında, erken evre melanom tanısında şans daha yüksek; kanser vücudun diğer bölgelerine yayıldığında, hayatta kalma oranları önemli ölçüde düşebiliyor.
Özellikle, cilt üzerinde benler zaman içinde değişiyorsa aşağıdaki noktalara dikkat etmek gerek:
- Asimetrik şekil
- Sınır (düzensiz veya “bulanık”)
- Düzensiz renk. Ben içindeki mavi, kırmızı veya beyaz alanlar özellikle endişe vericidir
- 6 mm büyük çap
- Benin zaman içinde gelişen görünümü
Melanom açısından yüksek risk altında olanlar
Kişisel veya ailesel melanom öyküsü olan bireyler ve güneşe karşı hassas olan kişiler (çok açık tenli, sarı veya kızıl saçlı, çok sayıda çilli ve/veya açık göz rengine sahip bireyler gibi) risk grubunun üst sırasında bulunuyor. Bir başka risk faktörü de elli veya daha fazla sayıda bene sahip olmak.
Afrika kökenli Amerikalılar ve İspanyollar da dahil olmak üzere daha koyu tenli bireylerde melanom riski daha düşük, ancak kısmen teşhisin gecikmesi nedeniyle ölüm oranları daha yüksek olabiliyor. Bu nedenle, yapılan tarama ve kontrollerde aynı dikkat ve yaklaşımın, doğal cilt pigmentasyon derecelerine bakılmaksızın tüm bireylere eşit uygulanması gerektiği belirtiliyor.
Yapay zeka: “Bu leke tuhaf mı görünüyor?”
Bir benin zararsız bir ben mi yoksa aslında melanomu mu temsil ettiğini belirlemek zor olabilir. “Şüpheye düştüğünde kesip at” genel bir yaklaşım olsa da bu birçok prosedüre yol açabiliyor.
Elbette deneyimli ve uzman bir göz teşhisi daha kolay yapabiliyor. Ancak sıkı durun; artık yapay zeka da bu konuda devrede. Makine öğrenimi algoritmaları, eşlik eden tanılarla (biyopsi veya diğer uzman değerlendirme biçimleriyle belirlenen) birlikte 100.000’den fazla ben resmi üzerinde eğitildi.
Bu algoritmalar artık yeni ben resimlerini analiz edebiliyor ve eğitimli bir dermatolog kadar biyopsi yapılıp yapılmaması gerektiğini belirleyebiliyor.
Uzmanlar, geliştirilen bu yazılımının birinci basamak hekimleri tarafından bir benin daha ileri değerlendirme veya biyopsi gerektirip gerektirmediğini belirlemeye yardımcı olmak için kullanılabileceğini ifade ediyor.
Yapay zeka destekli bu teknolojiye SkinVision gibi akıllı telefon uygulamaları aracılığıyla erişilebiliyor.
Önlem almak önemli
Cilt kanseri, cilt hücrenizin DNA’sının zarar görmesinden kaynaklanıyor. Görebildiğiniz ışığa ek olarak, güneş ışığı göremediğiniz ultraviyole (UV) ışığı da içerir. UV, görünür ışıktan daha kısa dalga boyuna ve daha yüksek enerjiye sahip, bu da hücrelere gizlice girmesini ve DNA’ya zarar vermesini sağlıyor.
Bu hasar genellikle vücut tarafından onarılıyor; ancak arada bir hücre şanssız olabilir ve yanlış yerde yanlış zamanda yanlış türde hasara uğrayabilir ve kanser olarak da bilinen kontrolsüz hücre büyümesine yol açan bir mutasyon meydana gelir.
Bu durumun gerçekleşme olasılığını en aza indirmek için, UV ışığının cilt hücrelerine girmesini engellemek gerekiyor. Bunu yapmanın en iyi yolu cildinizi güneşten korumak için güneş kremi kullanmak. Güneş kremi satın alırken “geniş spektrumlu” (hem UV-A hem de UV-B frekanslarını engelleyen) ve SPF’si en az 30 olan bir güneş kremi tercih etmelisiniz. 30 ile 50 arasında bir SPF idealdir (bunlar sırasıyla UV ışığının %97 ve %98’ini engeller). Her iki saatte bir ve sudan çıktıktan hemen sonra yeniden uyguladığınızdan emin olmalısınız.
Hangi SPF’yi seçerseniz seçin, optimum D vitamini seviyeleri için her gün yaklaşık yarım saat kadar filtrelenmemiş güneş ışığına ihtiyacınız olduğunu unutmayın.
Kaynak: www.medium.com