Genetiğimizin yaşlanma şeklimizi nasıl etkilediğine dair pek çok spekülasyon ve bununla birlikte de araştırma var. Özellikle yakın bir tarihte yapılan bir araştırma yaşlandıkça ve yaşlanma hastalıklarına yatkın hale geldikçe DNA’larımızdaki bireysel farklılıkların daha az önemli olduğunu gösteriyor. Peki bu nasıl mı oluyor? İşte cevabı.
Yaklaşık 20 bin insan geni üzerinde yapılan bir çalışmada araştırmacılar, yaşlanma ve çevresel etkilerin, sahip olduğumuz genlerin çoğunun ifade profillerini etkilemede genetik varyasyondan çok daha önemli olduğunu buldular.
Söz konusu çalışmanın bulguları yaşlı insanlarda belirli doku türlerinin DNA’dan çok yaşlanmanın kendisinden ve çevresel faktörlerden etkilendiği fikrini destekliyor. Bu dokular, kritik derecede önemli olmalarına rağmen, aynı zamanda kanserlere bile yol açabiliyor. Bu durum ise evrimin başarabileceklerinin bir sınırı olduğunu düşündürüyor.
Yaşlandıkça genlerin etkisi azalıyor
California Berkeley Üniversitesi’nde bütünleştirici biyoloji alanında yardımcı doçent olan çalışmanın yazarı Dr. Peter Sudmant, “Neredeyse tüm yaygın insan hastalıkları yaşlanma hastalıklarıdır: Alzheimer, kanserler, kalp hastalığı, diyabet” diyor. İnsanları bu hastalıklara yatkın hale getiren genetik varyantları belirlemek için muazzam bir çalışma yapıldı. Bunun sonucunda elde edilen bulgu; aslında yaşlandıkça, genlerin daha az önemli olduğu.
Bunu daha iyi anlayabilmek için Dr. Sudmant’ın açıklamasına bir göz atalım: “Gençken devreye giren genler, evrim tarafından daha fazla kısıtlanıyor çünkü üremek adına hayatta kalmamızı sağlamak için kritik öneme sahipken, üreme çağına ulaştıktan sonra ortaya çıkan genler daha az evrimsel baskı altında.”
İtalya’daki Calabria Üniversitesi’nde genetik profesörü olan Dr. Giuseppe Passarino da bunun nasıl işlediğini, “Daha fazla çocuk sahibi olmak için hayatta kalmanız ve kendinizi yeniden üretecek formda olmanız gerektiği açık. Bu hedefe ulaşmak için gençken herhangi bir hastalığınızın olmaması, yiyecek bulabilmeniz, bir eş bulabilmeniz gerekiyor. Hayatınızın ilk döneminde açığa çıkan genler yüksek oranda seçilir ve sonra sadece en iyileri hayatta kalır” diyerek açıklıyor.
Kaynak: https://www.medicalnewstoday.com/