Koku nedense görme veya işitme gibi daha belirgin bazı duyularımızdan daha az önemseniyor. Oysa yaşlandıkça, koku alma duyumuzla ilgili hücreler de sendelemeye başlıyor. Bunun çevresel toksinlere daha uzun süre maruz kalma, daha düşük hücre yenileme oranları, DNA hasarı, bazı ilaçlar gibi birçok nedeni var elbette. Bu durumun bir adı da var: yaşa bağlı koku alma bozukluğu veya presbiosmi. Koku alma bozukluğunun 60 yaşın üzerindeki kişilerin %6’sından fazlasını etkilediği tahmin ediliyor.
Presbiosminin yaşa bağlı koşullarla nasıl ilişkili olduğuna bir göz atmadan önce koku duyumuzun hangi alanlardan oluştuğuna bakalım.
Bir kokuyu algılama ve tanımlama yeteneği: Bu yetenek Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıklarda bozuluyor. Koku tanımlamasındaki düşüş, bu hastalıklardaki beslenme ve vücut ağırlığındaki düşüşle de ilişkili tabii. Sonuçta koku, tadın önemli bir parçası. Koku tanımlama becerisini kaybetmek aynı zamanda yalnızlık, depresyon ve uyku sorunlarını da beraberinde getirebiliyor.
Koku ayrımcılığı: Farklı kokuları birbirinden ayırt etme yeteneğimiz, yine Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıklarda bozulabiliyor.
Koku eşiği: Bir kokuyu koklamak için gereken en düşük molekül konsantrasyonunu ifade eden koku eşiği de bu iki hastalıkla ilişkili. Bir şeyi koklamadan önce daha fazla moleküle ihtiyaç duyulduğu anlamına gelen yüksek bir eşik, azaltılmış sosyal aktivite ve besin alımı ile de bağlantılı olabiliyor.
Anlaşılacağı üzere koku alma duyunuzu kaybetmek, nörodejeneratif koşullarla ilgili oluyor. Bu nedenle koku kaybının Alzheimer veya Parkinson hastalığı için erken bir teşhis aracı olabileceği öne sürülüyor. Tabii ki, daha fazla araştırmaya ihtiyaç var. Koku alma testlerinde hastalıkla ilişkili daha net eşik değerleri oluşturmak ve daha yaygın klinik uygulamalardan önce doğruluğu artırmak için biraz daha beklememiz gerekiyor.
Önlemek ve yavaşlatmak için neler yapılabilir?
Peki acaba yaşlanmayla birlikte bu koku kaybını önlemek veya yavaşlatmak için yapabileceğimiz bir şey var mı?
İlginç gelebilir ama önlemek için tavsiye edilen yol egzersiz yapmak. Neden derseniz, haftada en az bir kez yapılan egzersiz, daha yüksek egzersiz sıklığına sahip yetişkinlere kıyasla 10 yıllık azalmış koku tanımlamasına işaret ediyor.
Düşüşü yavaşlatmak için yapabileceğiniz şey ise koku eğitimi. Bu nasıl oluyor derseniz, gül, okaliptüs, limon ve karanfil gibi yoğun kokularla çalışabileceğiniz eğitim seansları deneyebilirsiniz. Ardından, farklı kokuları mümkün olduğunca kısa süre koklayarak tanımlamaya ve ayırt etmeye çalışırsınız.
50’li ve 60’lı yaşlardaki bireyler de dahil olmak üzere, 3 ila 6 ay arasında süren koku alma eğitiminin ardından koku tanımlama, eşik ve ayırt etmede iyileşmeler belgelenmiş. Bu nedenle özellikle yaşa bağlı koku kaybı yaşayan yetişkinler için, koku alma eğitimi bilişsel ve kalite sağlayabilir. Koku alma duyusunda iyileşmeye ek olarak sözel işlevlerde iyileşme, genel iyilik hali ve depresif belirtilerin azalması gibi yaşam yararları da sağlanabilir.
Kaynak: https://medium.com/