Geçmişin aksine bugünün dünyası kendisini hız üzerinden tanımlıyor. Hepimiz her gün bir yerlere yetişme telaşıyla koşturmaca içinde günü tamamlıyoruz. Hal böyle olunca hız kavramı hayatımızın her yerine sirayet ediyor. Elbette ki yemek yeme alışkanlıklarımız da bundan nasibini alıyor. Geçmişin aksine bugün, bir restorana gittiğinizde etrafınızı gözlemlerseniz herkesin sanki bir yerlere yetişme telaşıyla yemek yediğini siz de göreceksiniz. Halbuki anı yaşamak, güzel bir sohbet eşliğinde yavaş yavaş tadına vararak yemeğin keyfi bir başka olduğu gibi sağlığa faydası da yadsınamaz. Ama bunun tam aksine bugün eğer kısıtlı vaktimiz varsa hepimizin ilk yaptığı şey yemek vaktimizden çalıp ayak üstü olanca hızıyla tabağımızdakileri silip süpürmek oluyor maalesef. Bu davranış şekli ise zamanla bir alışkanlığa dönüşüyor beraberinde ise obezite ve metabolik sorunlar gibi pek çok hastalık kapımızı çalıyor.
Hızlı yemek yemek gerçekten vücudumuzun düşmanı mı?
Peki ama hızlı yemek yemek neden sağlığımız üzerinde bu denli büyük bir etkiye sahip. Öncelikle şunu bilmeliyiz ki hızlı yemek yediğimizde vücudumuz sandığımızın aksine bize ayak uydurmakta zorlanır. Çünkü beyne doygunluk uyarısı biz yemek yemeye başladıktan 20 dakika sonra gider. Dolayısıyla biz ne kadar hızlı yersek yiyelim doygunluk hissi beyne 20 dakika sonra ulaşacağı için gereksiz yere midemizi alabildiğinden daha çok gıda ile doldurmuş oluruz. Bu nedenle ne kadar yavaş yemek yersek doygunluğa ulaşana dek o kadar az yemek yemiş oluruz. Hızlı yemek yediğimizde mide ekşimesi de yaşarız. Bunun sorunun altında ise midemizin yiyecekleri yediğimiz hızla öğütmeye çalışması yatmaktadır. Eğer biz gıdaları mümkün mertebe daha fazla çiğnersek ve yavaş yemeye özen gösterirsek mideye dolayısıyla da sindirim sistemine düşen görevi de minimuma indirmiş oluruz. Ayrıca çok hızlı yediğimizde yiyeceklerle birlikte midemize hava girer bu da midemizde şişkinliğe, ekşimeye, reflüye ve gaz şikayetlerine sebep olur. Hızlı yemek yediğimizde besinleri tam öğütmeden yemiş oluruz. Bu da gıdaların mide ve bağırsakta hazmedilme sürelerin artmasına neden olur. Bu süreçte mide besinleri öğütmek için daha çok çalışır bu ise mide ağrısı, gastrit ve ülser gibi sorunların ortaya çıkmasına yol açar. Medikal Park Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Bilgehan Sonbahar, yurt dışında yapılan araştırma sonuçlarına göre, hızlı yemek yiyenlerin metabolik hastalığa yakalanma oranı yüzde 11.6 iken, normal hızda yiyenlerin yüzde 6.5 ve yavaş yiyenlerin yüzde 2.3 olduğunu belirtiyor.
Ayrıca Litvanya’da gerçekleştirilen bir araştırmaya göre hızlı yemek yiyenlerde şeker hastalığı gelişme riski 2 kat yüksektir.
Halbuki yemekleri küçük küçük lokmalar halinde ve daha uzun bir zaman dilimi içinde tüketirsek midenin sindirim için ihtiyacı olan salgıyı salgılamasına da fırsat vermiş oluruz. Böylelikle söz konusu sorunların da önüne geçmiş oluruz.
20 dakika kuralını hayatınıza yerleştirmek için basit ama etkili yöntemler
- Yüksek oranda lif içeren besinler hem çabuk doygunluk hissi verir hem de çiğnemek için daha uzun zaman harcamamıza neden olur. Bu nedenle tercihinizi lifli gıdalardan yana kullanmalısınız.
- Başlangıç olarak çorbayı tercih etmek ve çorbadan sonra yemek yemeye kısa bir ara vermek de iyi bir yöntem olabilir.
- Her fırsatta daha fazla çiğneme sayısına ulaşmak için kendi kendinizle yarışın. Bir süre sonra lokmalarınızı ilk zamankinden daha fazla çiğnediğinizi fark edeceksiniz.
- Yemek yerken televizyon seyretmeyin, başka bir şeye odaklanmayın. Zira yemek yerken başka bir şeyle ilgilenmek ölçüyü kaçırmanıza neden olabilir.
- Kaşık ve çatalınızı her lokma sonunda masaya bırakın. Bu size zaman kaybettirecek bir davranış olacağından yavaş yemenize de katkı sağlayacaktır.
Kaynakça:
http://www.lifehack.org
Radzeviciene L. ve diğ. Eating fast increases diabetes risk. International Congress of Endocrinology and European Congress of Endocrinology. 2012