Her gün dünyanın bir yerinde, suya, havaya ya da toprağa farklı kimyasal maddeler karışıyor. Nerede olduğu, bizden ne kadar uzakta olduğu önemli değil; küresel ticaret ve üretim ağı nedeniyle canlı ayrımı yapmıyor. Pek çok ürün zaten farklı gerekçelerle katkı maddeleri kullanılarak raflara çıkıyor, soframıza geliyor, askılara asılıyor. İletişim sayesinde gizli kapaklı bir şey kalmıyor. Kitlesel olanlar büyük haber, bölgesel olanlar daha küçük haber olarak hayatlarımıza karışıyor. Peki yeterince önlem alınıyor mu? O konu tartışmalı…
“Karışmak” anlamını buluyor
Zehir öncelikle vücudumuza karışıyor, paralel olarak da zihnimize. Zihnimize karışan, zararlıları hayatın olağan akışının parçası gibi görmeye başlamamıza neden oluyor, vücudumuza karışan ise zaman yolculuğunda dozu kadar etki bırakıyor. Bir kimyasal vücudunuza girdiğinde, orijinal formunda kalmıyor. Örneğin karaciğer enzimleri ya da mide asitleri tarafından parçalanıyor. Araştırmaların daha yolun başında olduğunu öğreniyoruz; kişinin çok sayıda kimyasala maruz kaldığını tahmin etmek için hangi parçalanma ürünlerine bakacaklarını biliyorlar ancak hepsini bilmedikleri gibi kaç çeşit oldukları da bilinmeyenler arasında. Düşük seviyedeki kirleticiler ise kronik etkileşim yaratıyor, anlamak zor oluyor. Sigara içmek gibi öldürmüyor, hastalıkları tetikliyor, hızlı ilerlemesine neden oluyor.
Hepsi zararlı
Kategorilere ayırmadan genel olarak “zararlı maddeler” diyecek olursak, güzel haber şu ki, konu üzerinde geniş çaplı çalışmalar yapılıyor, ancak yapılan araştırmalar kirleticilerin vücudumuza girip girmediğini ya da nasıl girdiğini henüz gösteremiyor. Önlem almak istesek kesin bir sonuca varamıyoruz; alıyorsak örneğin büyük olasılıkla nefes alma hızımız, başka şekillerde maruz kalıyorsak metabolizmamız, cildimizden alıyorsak etkilenen yüzeyin miktarı gibi değişkenler rol oynuyor. Fabrikalar kimyasalları çevreye bıraktığında, örneğin kimyasallar sudaki bakterilerle ya da balıklarla tepkimeye girebiliyor ya da güneş ışığıyla veya havadaki diğer kimyasallarla, özellikle de yakılırlarsa reaksiyon yaratıyor. Bu reaksiyonlar yeni kimyasallar üretiyor. Bilim insanları mikroplastik kirliliğinin potansiyel etkilerini anlata anlata bitiremiyorlar. Yanlışlıkla plastik yiyen deniz kuşlarının bağırsak mikrobiyomlarının değişime uğraması tespit edilen etkilerden sadece biri.
İş başa düşüyor
Hassas testlerin araştırma laboratuvarlarında yapıldığını öğrenmek güzel olsa da doktor kontrollerinin bu derinlikte olamadığını biliyoruz. Çalışmalar bireye ulaşmaktan uzak. Kan testleri henüz halka açık değil, laboratuvardan çıkabilmiş değil. İş başa düşüyor. En kolayı farkındalığımızı artırmak, alışveriş ve günlük alışkanlıklarımızı uyarlamak. Maruz kaldığımız kimyasallardan tamamen kaçınmak mümkün değil. Ama kimyasalların güvenli seviyesi nedir bilmekle başlayabilmek gerekir. Bunun da kolay olmadığını biliyoruz çünkü ulusal ve uluslararası standartlar eksik ya da tutarsız.
Örnek olaylar
Bir kimya fabrikasından sızan zehirli su bölge halkını etkiliyor, yakında bir akarsuya karışabiliyor, toprak alt katmanlarına ulaşıyor, içme suyuna sızıyor… lojistik yolculukta diyelim bir tren kazası kimyasal madde yüklü, devriliyor toprağa karışıyor… Dünyanın her yeri çatışma alanı. Kimyasal reaksiyonları hayal etmek güç… bombalar, mermiler o anda yaşamı sonlandırmakla kalmıyor.
Bir de bu açıdan bakalım; gelişmiş bir ekonomide yaşadığınız için şanslı olduğunuzu düşünebilirsiniz… örneğin kurşun maddesinin seviyesini ele alalım. ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC), çocukların kanında “güvenli kurşun seviyesi” referans değeri (BLRV) belirlemiş. 2012 yılında bu seviye desilitre kan başına 5 mikrogram olarak kayda geçmiş, ancak, daha fazla araştırma düşük kurşun seviyelerinin, bir çocuğun beyni, kalbi ve bağışıklık sistemi üzerindeki zararlı etkilerini göstermiş. 2021’de sınır değer 3,5 µL/dL’ye düşürülmüş. Yeni bulgular yeni tehlikelerle tanışma fırsatı yaratıyor.
Sonuç olarak ne yapacağız? Yaşam okur yazarı olacağız. Hayatı kendimize zindan etmeden beslenme, giyim, tüketim ve aklımıza gelen gelmeyen tüm rutinlerimize yeniden bakacak, değerlendirme yapacağız.